Page 74 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 74

tarih çevresi

       Kapsamlı bir tanımlama yapmak gerekirse kalkınma bankaları özellikle sermaye piyasalarının gelişmemiş
olduğu ve bankacılık sisteminin girişimlere yatırımların gerektirdiği biçim ve tutarda kaynak sağlamada yetersiz
kaldığı az gelişmiş ülkelerde bir yandan yatırımları uzun vadeli kaynak sağlamayı öte yandan girişimcilere tek-
nik destek sağlayarak yatırımları ve kalkınma hızlandırmayı amaçlayan bankalardır (Çonkar, 1988: 52). Bu
bankalar mevduat toplamazlar ve genellikle şubeleri yoktur. O halde fon kaynakları nelerdir? Fon kaynaklarını
üç grupta toplayabiliriz (Çonkar, 1988: 166-172): yurtiçi özel fon kaynakları: kurumsal ve ferdi yatırımcılar
olarak ikiye ayırabiliriz. Başlıca kurumsal yatırımcıları ise ticaret bankaları, sigorta şirketleri, kooperatifler ve
şirketler olarak sıralayabiliriz. Buralardan sağlanan kaynaklar genellikle kalkınma bankalarının özkaynakları
olur. Diğer bir kaynaksa ferdi ve sayılan kurumsal tasarrufçulara tahvil satmak yoluyla elde edilendir.

       Başlıca önemli yurtiçi kamusal fon kaynakları: (i) Sermayelerinin tümü veya bir kısmının devletçe sağ-
lanması. (ii) Devlet veya merkez bankalarından uzun vadeli kredi sağlanması. (iii) Merkez Bankası’na veya
tasarrufçu kamu kuruluşlarına tahvil satılması.

       Başlıca yurt dışı fon kaynakları: (i) uluslararası finans kurumları. (ii) Yurt dışı gelişmiş sermaye piyasa-
larına tahvil ihracı.

       Aşağıda sayacağımız işlevleri incelendiğinde sanayinin geliştirilmesi açısından kalkınma bankalarının
ticaret bankalarına göre daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu işlevleri özetle şöyle sıralayabiliriz
(Akgüç, 1989: 7; Çonkar, 1988: 53-164):

       (i) Yatırımlara orta ve uzun vadeli yurtiçi fon sağlama.

       (ii) Öncü girişimcilik ve yatırımlara yol göstericilik yapma.

       (iii) Sermaye piyasasının gelişmesini destekleme.

       (iv) Uygun yatırım alanları araştırmaları yapıp yayınlayarak girişimcileri bilgilendirme.

       (v) Yatırım projelerinin gerçekleştirilmesi safhasında girişimcilere teknik ve yönetsel destek verme.

       (vi) Dış ülke ve uluslararası finansman kurumlarından finansman sağlayarak uygun sanayi kuruluşlarına
aktarma.

       (vii) Küçük işletmelerin sorunlarının çözümü yönünde destekler oluşturma.

       (viii) Kalkınma planlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunma.

       3. Batıda Sermaye Birikimi

       Sanayileşme ve kalkınmanın itici gücünün sermaye birikimi olduğunu söyleyebiliriz. Batıda sermaye
birikiminin en temel kaynağının 15. yüzyılda başlayan büyük denizaşırı keşifler sonucunda ortaya çıkan sö-
mürgecilik olduğu konuyla ilgilenenlerin ortak görüşü olarak ifade edilebilir. Bu keşifler sonucunda Afrika ve
Amerika’nın muazzam zenginlikleri Avrupa’ya taşındı. Afrika’dan insanlar Amerika’ya ve Avrupa’ya taşındı
onlar da oralarda köle olarak çalıştırıldı. Hem tabii zenginliklerin hem de insanların sömürülmesi Avrupa’ya
ciddi bir zenginlik kattı. W. Sombart “zengin olduk çünkü köleleştirilen insanlar bizim için çalışıp öldüler”
mealindeki ifadelerle durumu net biçimde özetliyordu.

                                                               72
   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79