Page 72 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 72
tarih çevresi
suslar banka ve kredi kurumlarının da gelişmesini tetiklemiştir. 19. yüzyılda bankacılık yöntemleri hızla geli-
şirken bankalar da iki yönden gelişmiştir. Bir yandan artan ticaret hacmi ve gelişmekte olan sanayinin tetikle-
mesiyle büyük ve güçlü banka ihtiyacı doğmuştur. Diğer yandan yerel bankalar hem iş hacimlerini büyütmek
hem de şube ağları yaygınlaştırmak amacıyla birleşmeye yönelmişlerdir (Keskin, 2010: 109).
Öte yandan şehirleri imar etmek kitle halindeki sosyal hizmetleri karşılamak, demiryolu liman gibi ulaş-
tırma şebekelerini oluşturmak benzeri hizmetleri icra etmek üzere devletler de mali piyasaların ve bankaların
önemli müşterileri haline gelmişlerdir (Ulutan, 1957: 76).
Ayrıca 19. yüzyıldan itibaren bankaların anonim şirketler biçiminde kurulması önceki dönemlerin sınırlı
kaynaklı, küçük bankaları yerine geniş mali kaynaklara sahip çok şubeli büyük bankaların devreye girmesini
sağlamıştır.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan da anlaşılacağı gibi sanayi devriminin ortaya çıkışının ticari
kapitalizmin gelişmesi ve burjuva sınıfının oluşmasının bir sonucu olduğu söylenebilir. Ticari hayattaki hızlı
gelişmeyi finanse edecek esnek bir para arzı sisteminin yani ticaret bankacılığının gelişimi sanayi devrimine
giden yolun açılmasını da hızlandırmıştır (Keskin, 2010: 110).
Nihayetinde bankaların ekonomik hayat için çok önemli ve etkili hale gelmesi toplumun yararlarını ko-
rumakla görevli hükümetleri bankaların faaliyetlerini düzenleyici yasalar yapmaya, ayrıca onları özenli bir bi-
çimde denetlemeye yöneltmiştir. Buraya kadar yaptığımız açıklamalar bankaların küçük tasarrufları mevduat
olarak toplayarak sermaye birikiminin hem oluşumuna hem de oluşan sermaye birikiminin rasyonel ve etkin
biçimde sanayi yatırımlarına ve ticarete aktarılmasına imkân sağladıklarını göstermektedir. Bu işleri dolayısıyla
bankaların sanayi devriminin gerçekleşmesi açısından hayati önem taşıdıkları anlaşılmaktadır.
2.2. Ticaret Bankaları ve İşlevleri
Tasarruf sahiplerinden mevduat adı altında topladıkları fonları ihtiyaç duyan kişi ya da kuruluşlara kredi
olarak kullandıran yani fon fazlası bulunan kişi ya da kuruluşlar ile fon ihtiyacı olan kişi ya da kuruluşlar ara-
sında finansal aracılık işlevini gören kuruluşlar banka olarak tanımlanmaktadır. Banka deyince ilk akla gelen
hususlar bu tanımdaki gibi olmakla beraber bankacılığın gerek şahıs ve işletmeler gerekse, ülke ekonomisi açı-
sından günümüzde üstlendiği işlevler oldukça kapsamlıdır. Bu işlevleri özellikle ticaret bankaları bağlamında
aşağıdaki biçimde özetleyebiliriz (Akgüç, 1989: 5-7; Erdem, 2008: 51-54; Öztürk, 2011: 106-109):
i. Finansal aracılık yapma: Tanımda da belirtildiği gibi bankaların başlıca işlevi kişi ve kurumların ta-
sarruflarını toplayıp bunlardan büyük fon havuzları oluşturmak, bunları kaynak ihtiyacı olanlara ihtiyaç duy-
dukları tutarlarda aktarmaktır. Böylece ekonomide atıl fonların en aza indirilmesine hizmet ederler.
ii. Kaynak kullanımını etkinleştirme: Bankalar, ekonomiyi genel olarak ve sektörler bazında bilgili bi-
çimde izleyen uzmanlara sahip oldukları için topladıkları fonları verimlilik, karlılık ve gelişme potansiyeli açı-
sından en uygun alanlara aktararak kıt olan fonların en etkin biçimde değerlendirilmesine hizmet etmiş olurlar.
iii. Kaynak kullanımında vade ve tutar dönüştürme: Tasarruf sahipleri genellikle küçük tutarlarda ve kısa
vadeli olarak mevduat yatırırlar. Fon talep edenler ise daha büyük tutarlarda ve daha uzun vadeli biçimde fon
elde etmek isterler. Bankalar, yüz binlerce tasarrufçunun bu küçük tutarlı ve kısa vadeli fonlarından havuzlar
oluşturarak bunları daha büyük tutarlı ve daha uzun vadeli olarak binlerce işletmeye aktarabilme imkânı ortaya
koyarlar.
iv. Kaydi para yaratma: Bankalar topladıkları mevduata dayanarak satın alma gücü yaratabilmektedir.
Bankadaki hesap üzerine (Bu hesap mevduat yatırarak oluşturulabildiği gibi bankanın müşterisine kredi açması
70

