Page 35 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 35

tarih çevresi

         YİMPAŞ 1980 yılında Hicret ismiyle perakende mağazası olarak kurulmuş, 1982’de ise YİMPAŞ ismini
alarak çok ortaklı şirkete dönüşmüştür. Bu şirketleri çalışmamıza dahil etmemizin temel sebebi, söz konusu
şirketlere ortakların (para yatıranlar demek daha doğru olabilir);hem kara, hem zarara ortak oldukları, böylece
riba’dan kaçınıyor olduklarını varsaymalarıdır.

         Şirketlerin çok ortaklı olmalarının yolu halka açılmaktır. Halka açılma iki biçimde gerçekleşmektedir.
Birincisi şirketin kuruluşu sırasında, ikincisi ise kuruluştan sonra sermaye artırımı sırasında halka açılmadır.
Bu iki yöntemde SPK’dan izin alma ve SPK denetimi esastır. Bunların dışında bir de izinsiz halka arz faaliyeti
söz konusudur. Bu yöntem, Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde kurul kaydına alınmaksızın hisse senedi
satışı ve ortak etme vaadiyle para toplanmasıdır. Çok ortaklı şirketlerin birçoğunun, özellikle burada örnek ola-
rak aldığımız YİMPAŞ’ın bu yönteme başvurdukları ve bundan dolayı haklarında sık sık davalar açıldığı iddia
edilmektedir (TBMM, 10/16,262 esas numaralı ve 1061 Sayılı Araştırma Komisyonu Raporu, s.24-26).

         Çok ortaklı bir şirketin sermaye artırma uygulaması SPK’nın izni ve denetimine tabidir. Fakat YİMPAŞ,
SPK’dan izin almaksızın sermaye artırımına gidebilmiştir. İlave olarak, ortaklardan sağlanacak olan tüm ser-
mayenin SPK’da bu amaçla açılacak olan hesaba kaydedilmesi gerekirken, YİMPAŞ’ın açık bir kayıt olmaksızın
kişilerden doğrudan sermaye toplayabildiğini görüyoruz.

         Bu şirketler sermaye artırımının dışında, ortaklara ortaklık paylarını istedikleri anda geri ödeme, önce-
den oranı belirlenmiş kar dağıtımı gibi anonim şirket kavramı ve kar mantığıyla nasıl bağdaştığı pek anlaşıl-
mayan ilginç uygulamalara imza atmışlardır (Öz, 2013: 64).

         YİMPAŞ’ta ortaklık yönetim kurulunun onayı olmaksızın ve ortaklar pay defterine kaydı yapılmaksızın
devredilemez. Ortaklık formel olmayan ve devlet garantisi sağlamayan bir belgeyle de desteklenir. Yıl sonunda
dağıtılması düşünülen kar oranı ortaklığın başlangıcında ilan edilir. Önceden ilan edilmiş olan kar oranı yıl so-
nunda gerçekleşmediği takdirde, ortakların baştan belirtilmiş oranda karı almakta ısrar edebileceği bir hukuki
temel yoktur. Eğer kar, belirtilenden fazla olursa, ortaklar kendilerine baştan ilan edildiği kadar kar alabilir.
Kar değil kayıp söz konusu olduğu taktirde, ortağa hiçbir şey ödenmez (Sarıoğlu, 2003: 77-78).

         5. Katılım Bankaları (Özel Finans Kurumları)

         5.1. Katılım Bankalarının Kuruluş Ve Gelişme Süreci

         Ülkemizde Cumhuriyet dönemindeki riba’dan kaçınma çabaları içinde en profesyonel çabanın Özel
Finans Kurumlarının kurulması olduğunu söyleyebiliriz. Kurulmalarına yol açan faktörleri, yukarıda diğer ku-
rumsal çabaları tanıtılırken bir nebze açıklamıştık. Burada kısaca toparlamak istersek şunları söyleyebiliriz:

         i) Faizden kaçındığı için fonlarını altın, döviz ve gayrimenkul gibi alanlara yatıranların, bu fonlarını
verimli yatırım alanlarına aktarmalarının sağlanması,

         ii) Petrol fiyatlarının artmasıyla birlikte İslam Ülkelerinde oluşan petrodolarların ülkemize çekilmesi,

         iii) Etkin çalışmayan klasik bankaların karşısına rakip kurumların çıkarılarak onların da etkinliklerinin
artırılması.

         Kuruluşların yasal alt yapısı sırasıyla şöyle olmuştur:

         - 16.12.1983 gün ve 83/7506 sayılı ‘Özel Finans Kurumları’ kurulması hakkında Bakanlar Kurulu Ka-
rarnamesi,

                                                               33
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40