Page 31 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 31
tarih çevresi
tadır. Dolayısıyla yaptıkları çalışmalarda yeni bir bakış açısı üretmekten ziyade, peşinen benimsedikleri bu an-
layışı doğrulamaya çalışan gerekçeler ve tespitler ortaya koymaya çalışmışlardır.
1970 sonrasında, başta Malezya olmak üzere bazı islam ülkelerinde (i) maddesinde belirtilen anlayış
çerçevesinde çeşitli ‘İslami finans araçları ve kurumları’ geliştirilmeye başlanmıştır. 1985’den itibaren önce fi-
nansal kurumlar ülkemize adapte edilmeye çalışılmış, son yıllarda da bazı finansal araçlar hayata geçirilmeye
başlanmıştır. Son ismi ‘Katılım Bankaları’ olan faizsiz finans kurumlarının şu anda ülkemiz bankacılık piyasa-
sındaki yeri ancak %5 civarındadır.
Biz bu çalışmamızda, Osmanlı Devleti’nin ilk yüzyılından bu yana ülkemizde riba’dan kaçınma amaçlı,
(i) maddesindeki anlayış çerçevesindeki uygulamaları mercek altına yatırıp sonuçta da bir değerlendirme yap-
maya çalışacağız.
1. İslamın Temel Kaynaklarına Göre Riba Yasağı
1.1. Riba Kavramı
Riba, arapça bir sözcüktür. Kökeninde mutlak çoğalma anlamı vardır. Ziyade ve fazlalık olarak da ifade
edilebilir. Ancak kelimenin sözlük anlamı riba’yı açıklamaya yetmez. Çünkü her artış, örneğin ticarette meydana
gelen artışlar yasaklanmamıştır. Riba kelimesi Arapça’da belirlilik ifade eden ‘el’ takısıyla birlikte kullanılır.
Bu ise Kur’an’ın indirildiği dönemde yürürlükte olan riba’yı belirtir (Mannan’dan aktaran, Güngör: 222). Ancak
cahiliye riba’sı ne olup olmadığı hususu da tartışmalıdır. Bir kısım alime göre borcun ilk verilişi sırasındaki
kat kat olmayan fazlalık değil, vade uzatma sırasındaki fazlalık riba iken; çoğunluğa göre ise ister başlangıçta
ister vade uzatma sırasında, ister makul ister kat kat olsun her türlü fazlalık riba’dır (Bu konuda ayrıntılı bilgi
için Uludağ, 1988: 36-52). Riba bir fıkıh terimi olarak, bedelli akitlerde taraflardan birisi lehine şart koşulan
fazlalığı ifade eder (Döndüren, 1993: 379).
Ülkemizde alim çoğunluğunun kabullendiği (i) maddesindeki anlayış çerçevesinde faiz kavramı da
riba ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ancak Kur’anın yasakladığı ‘riba’ ile modern dünyada kullanılan
‘faiz’ kavramının aynı anlama gelip gelmediği, riba’nın bütün faiz çeşitlerini kapsayıp kapsamadığı tartışma-
larını da dikkate alarak biz bu çalışmamızda, tüm bakış açılarını da kapsayıcı olması nedeniyle riba kavramını
kullanmayı tercih edeceğiz.
1.2. Kuran-ı Kerim’de Ribanın Tedricen Yasaklanışı
Kuran’da riba yasağı dört aşamada gerçekleşmiştir (Karaman vd., 2006: 670-671):
Birinci aşama, riba’yı doğrudan yasaklamak yerine dolaylı olarak riba ile iştigal etmemeyi tavsiye eden
Rum Suresinin 39. ayeti.
İkinci aşama, yine riba’yı doğrudan yasaklamak yerine Yahudilerin bu yasağa uymadıkları için başlarına
gelen musibetlerin anlatıldığı, mü’minlere aynı duruma düşmemelerinin öğütlendiği Nisa Suresinin 160., 161.
ayetleri.
Üçüncü aşama riba’nın kesin bir dille yasaklandığı ilk grup ayetler olan Âli İmran Suresinin 130.,
131., 132. ayetleri.
Dördüncü aşama ise ribanın kesin olarak yasaklandığı son grup olan Bakara Suresinin 275-281. ayet-
leri.
29

