Page 32 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 32
tarih çevresi
Bu ayetlerde riba’nın ne olduğuyla ilgili açıklama bulunmamaktadır. Bunu; o dönemde riba uygulamasının bi-
liniyor oluşuyla açıklayabiliriz (Uludağ, 1998: 39).
1.3. Hadislerde Riba
Riba ile ilgili çok sayıda hadis söz konusudur.
Sünnet faizin kapsamını genişletmiş, bütün misli mallarda fazlalık ve nesie riba’sının gerçekleşme şart-
larını belirlemiş ve bu arada kaide dışı riba çeşitleri de koymuştur (Döndüren, 1993: 384).
1.4. İcma’ya Göre Riba
Riba yasağı üzerinde görüş birliği vardır. Ancak riba’nın illeti, çeşitleri ve niteliği üzerinde görüş ay-
rılıklarının varlığı da bir gerçektir (Döndüren, 1993: 384).
2.Para Vakıfları
2.1. Tanımı, Ortaya Çıkışları Ve Tarihi Seyri
Para vakıfları, bir gayrimenkulün değil, belirli bir menkul malın vakfedilmesiyle oluşan vakıf türü ola-
rak tanımlanabilir (Çizakca, 1993: 67). Osmanlılar Ebu Hanife’nin talebelerinden Züfer’in (Ö. 775) para, yi-
yecek, ölçü ya da tartı ile işlem gören malların vakfedilmesinin caiz olduğunu belirten görüşüne dayanarak
para vakfı uygulamasına imkan sağlamışlardır.
Para vakıflarının işletilmesinde temel prensip; vakfedilen paranın mudaraba, bidaa veya muamele-i
şer’iyye yöntemlerinden biriyle işletilip, gelirin vakıf amaçları doğrultusunda kullanılmasıdır (Alper ve Erdoğan,
2009: 90).
Gayrimenkul vakıflarına göre daha esnek bir yapı arz eden para vakıfları, başlangıçtaki faaliyet ve hiz-
met alanlarına yenilerini ekleyerek Osmanlı toplumunda önemli bir dayanışma, sosyal güvenlik ve finans ku-
rumu olma niteliği kazanmışlardır.
Para vakıflarının Osmanlılarda toplumun hatta devletin ve ilgili kamu kuruluşlarının finansman ihti-
yacının karşılanmasında önemli roller üstlenmiş olduklarını rahatlıkla ifade edebiliriz. Ayrıca paranın nema-
landırılması ile kullanıldığı alanlara bakıldığında, bu kurumların birçok kamu hizmetinin ifasını da
üstlendiklerini görmekteyiz.
Uygulamanın tam ne zaman başladığı da çok net biçimde bilinmemektedir. Kaynaklarda II.Murat ve
Fatih Fatih Sultan Mehmet’in saltanat yıllarında kurulan para vakıflarına rastlanılmaktadır. Ancak 16.yüzyılın
başlarında iyice yaygınlaştıkları söylenebilir (Özcan, 2013: 11-12). 1545-1547 yılları arasında Rumeli Kazaskeri
Çivizade’nin etkisiyle para vakıflarının yasaklanması üzerine, Sofyalı Bali Efendi’nin padişaha hitaben yazdığı
mektuptaki ifadelere bakıldığında ise, para vakıflarının ortaya çıkışının Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihlerine
kadar uzandığı belirtilebilir (Özcan, 2013: 38- 44).
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar önemini koruyan para vakıflarının; 18. yüzyıldaki vakıfların
%31,7’sini, 19. yüzyıl vakıflarının ise %56,8’ini oluşturdukları belirlenmiştir (Ekinci, 2013).
Yaklaşık 4000 civarındaki para vakfı 2 Mayıs 1920’de Şer’iyye ve Evkaf vekaletine, 3 Mart 1924’te
ise başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aktarılmıştır. 11 Ocak 1954’de ise o tarihte kurulan Türkiye
Vakıflar Bankası T.A.O.’nın sermayesine aktarılmıştır.
30

