Page 15 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 15
tarih çevresi
çerçevesinde çalışan finansal kurumlara ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır.
7.4. Katılım Bankaları (Özel Finans Kurumları)
Türkiye’de, Osmanlı dönemi dahil, ribadan (faiz) kaçınma çabaları içinde en ciddi kurumsal girişimin
Özel Finans Kurumları’nın kurulması olduğunu söyleyebiliriz.
1985 yılında ilk kurulanlar sermayeleri ağırlıklı olarak körfez kaynaklı olan Al Baraka Türk ÖFK A.Ş.
ve Faisal Finans ÖFK A.Ş.’dir.
Özel finans kurumlarını; “cari hesap” ve “katılma hesapları” adı altında topladıkları fonları, genel olarak
“murabaha”, az bir kısmını ise kar/zarar ortaklığı (“mudarabe”, “muşaraka”) ve “finansal kiralama” yöntemle-
riyle fon talep edenlere kullandıran, faizsiz bankacılık yapma amaçlı kurumlar olarak tanımlayabiliriz (Çonkar,
2017).
19.10.2005 tarihinde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile isimleri Katılım Bankaları olarak değiştirildi.
Çağdaş murabaha; sanayi, ticaret ve hizmet işletmelerinin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ihtiyaç duy-
dukları ham madde, yarı mamul, makine, teçhizat vb. gibi elle tutulan, gözle görülen malların üçüncü şahıslar
veya işletmelerden peşin satın alınıp, kendilerine belli bir kar ilavesiyle vadeli olarak satılması işlemidir. Bu
işlemde; satın alınacak mal, peşin fiyatı, kalitesi ve satıcı işletme gibi hususlar müşteri tarafından belirlenmekte,
satıcıya peşin ödeme ise katılım bankası veya bankanın vekalet verdiği müşterinin kendisi tarafından yapıl-
maktadır. Bu uygulamaya kurumsal murabaha denmektedir. Benzer uygulama bireylere yönelik olarak da ya-
pılmakta, bu uygulamaya da bireysel murabaha denmektedir.
Uygulamayı değerlendirdiğimizde, özellikle kısa süreli fon ihtiyacının karşılanması hususunda kar/zarar
ortaklığı biçimindeki yöntemlerin (mudarabe ve muşaraka) işlemesinin pek mümkün olmadığı görülmektedir.
Bu iki yöntemin uygulanmasını zorlaştıran diğer bir husus ise toplanan fonların genellikle kısa vadeli olmasıdır.
Dolayısıyla fon kullandırmada çağdaş murabaha yöntemi çok ağırlıklı bir hacme sahiptir. Bu yöntemin, hile-i
şer’iyye olarak vasıflandırılması ise gayet kolaydır. Nitekim, uygulamayı caiz bulanlar çoğunlukta olmakla bir-
likte, göz ardı edilmeyecek sayıda karşı çıkanlar da vardır.
2022 Haziran itibariyle, katılım hesaplarındaki mevduatların %87,7’si kısa vadeli (0-3 ay), sağladıkları
finansmanın %63,3’ü orta ve uzun vadelidir (3 ay ve daha fazla) (CFO, 2022: 45 (Görüldüğü gibi 3 ay ve fazlası
orta ve uzun vadeli sayılmakta).
Gerek İslam Alemi’nde gerekse ülkemizde ribadan kaçınma çabalarının ulaştığı son kurumsal çözüm ül-
kemizde “katılım bankacılığı” olarak isimlendirilen “İslam bankacılığı veya faizsiz bankacılık”tır. Bununla bir-
likte bu bankaların uygulamaları ile ilgili olarak da birçok eleştiriler yapılmaktadır.
En yoğun eleştiri ideal ile pratik farkıdır. Faizsizlik iddiasındaki bir finans kurumu için ideal fon kullan-
dırma yöntemleri mudaraba ve muşaraka olmalıdır. Halbuki fon kullandırmada murabaha uygulaması yukarıda
da belirttiğimiz gibi çok geniş bir hacme ulaşmıştır. Murabaha uygulamasına karşı çıkan birçok alim söz ko-
nusudur.
Murabaha’da uygulanan kar oranlarının (vade farkı), konvansiyonel banka faiz oranlarına çok yakın ve
paralel seyredişi de ayrı bir tartışma konusudur. İki banka türünün aynı piyasada rekabet ettiğini değerlendirir-
sek, böyle olmasını doğal karşılamak gerekir. Ayrıca katılım bankalarının fon kullandırma uygulaması açısından
para vakıflarına göre ribadan kaçınma amacına çok daha yakın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
13

