Page 10 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 10
tarih çevresi
5. ELMALILI TEFSİRİNDE BELİRLEDİĞİMİZ RİBA YASAĞININ GEREKÇELERİ
1-) Her ribanın bir bedel verilmeden alınan açık bir fazlalık olması iddiası. Böyle olduğu için ihtiyaç sa-
hibinin ihtiyacını hafifletecek yerde, onun emeği ve üretimi karşılıksız gasp edilmiş olmaktadır. İki sayfa civa-
rında ribacıların toplum ve ekonomi için bütünüyle zararlı oluşlarına ilişkin spekülatif denebilecek
değerlendirmeler yapılmıştır (Yazır, 1992: 240-243).
2-) “Ribacılar şu kanaattedirler “ diye başlayan iki sayfalık kısımda ribacıların davranış ve halet-i ruhi-
yelerinden bahsederken, bunlarla ilgili eleştiri ve olumsuz kanaatlerini de onlarla iç içe aktarmaktadır. Özetle
“ innemel bey’u mislürriba “ ifadesiyle Kur’an’ın, burada ifade ettiği bu kadar çok manayı özetleyerek, riba-
cıların ; iyilik ve takva yolunda yardımlaşmak için kapsamlı ve meşru olan bütün değişim usullerini ve ticari
ilişkileri ribanın tekeline vermek ve bununla ilgili olarak bütün hukuki ve sosyal düzeni, normal mecrasından
hayra ve halka hizmet hedefinden çevirmek ve çalışanların, üretenlerin ve tüketenlerin emek ve iş gücünü, şahsi
ihtiraslarına hizmetçi kılmak ve gerçekleri hayale dönüştürmek isteyerek bir nevi cinnet anlamı taşıyan ruh
hallerini gösteriverdiğini ifade etmektedir (Yazır, 1992: 243-245).
3-) Riba, insanın malını karşılıksız olarak almaktır. Yüz lirayı yüz bir liraya peşin veya veresiye satmak,
o bir lirayı karşılıksız almaktır. Acaba o yüz liranın bir müddet zimmette beklemesi, o bir lira fazlalığın karşılığı
değil midir? Hayır, değildir. Bu işlem, vadeli satıştaki bedelin fazlalığı ile aynı şey değildir. Bu fazlalık sağlam
bir fazlalıktır. Yüz liranın zimmette durması ise mevhum ve itibaridir ki bu duruş sonunda menfaat olabileceği
gibi zarar da olabilir. Satış işlemi bir kar sağlamışsa, bu kar sırf bu satış sözleşmesinden doğmaz, bu sözleşme
ile daha önceki bir satış (alış) sözleşmesi arasındaki farktan doğmuştur (Yazır, 1992: 247-248).
4-) Riba insanları cidden çalışıp kazanmak ve üretim ile meşgul olmaktan uzak tutar. Zahmetli olan
ticaret ve sanatlar yoluyla çalışıp kazanmanın zorluğuna dayanamamaya başlar. Bu durum yüksek üretim yapma
yeteneğine sahip kişilerin çalışmalarından iş dünyasının mahrum kalmasına sebep olur (Yazır, 1992: 249).
5-) Ribacılık insanlar arasında ihtiyaca göre “karz-ı hasen“ suretiyle iyilik ve yardımlaşmanın kesilmesine
sebep olur. Ribanın yürürlükte olduğu yerlerde para sahipleri “karz-ı hasen” den vazgeçmeye başlar. Halk ara-
sında yardımlaşma ve dayanışma duyguları silinmeye başlar (Yazır, 1992: 249-250).
6-) Ribayı caiz kabul etmek, zenginlere fakir fukaradan fazla bir mal çekmek imkanını bağışlamak de-
mektir.
7-) Bütün bu sayılanlar, ribanın haramlığının Allah katındaki hikmetini tam olarak açıklamaya yetmez.
İhtimal ki, ribanın bilinmeyen daha birçok kötü yönleri vardır. Ribanın haramlığının asıl sebebi bunun ilahi
nass ile sabit olmasıdır.
6. ELMALILI HAMDİ YAZIR’IN GÖRÜŞLERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Elmalılı da riba ve faiz konusunda fakihlerin çoğunluğunun benimsediği
anlayışı tam anlamıyla kabullenmiştir. Ribayı “karşılıklı faydaya yönelik bir sözleşmede karşılıksız kalan bir
fazlalık” olarak tanımlamakta, sadece vade dolduğunda vadenin uzatılması için istenen fazlalığı (cahiliye ribası)
değil, borç verme işleminin başlangıcında istenen makul fazlalığı da kesinlikle riba olarak görmektedir. Bu
bağlamda, devlet düzenlemesi ve denetimi çerçevesinde faaliyette bulunan bankalardaki faize de riba demek-
tedir.
Riba ve dolayısıyla faizin haram oluşuna ilişkin benimsediği gerekçelerin bir kısmını ribanın ne oldu-
ğuyla ilgili izahların arasında, bir kısmını ise, “tefsir alimleri, ribanın haram kılınmasının sebeplerini aşağıda
görüldüğü üzere tek tek zikretmişlerdir.” diyerek geniş bir biçimde izah etmeye çalışmaktadır.
8

