Page 9 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 9

tarih çevresi

Ayetlerinin tefsiri sırasında yapılmıştır. Bu açıklamalar sadeleştirilmiş tefsirin 235. – 243. sayfalarında yasak
gerekçeleri olarak anlaşılabilecek oldukça spekülatif iddialarla karışık olarak yapılmıştır.

         Açıklamaları aşağıdaki biçimde özetleyebiliriz (Yazır, 1992: 235-243); Riba, sözlük anlamıyla ziyade-
lenmek, fazlalanmak, manasına mastar olup, faiz dediğimiz “artık değer”in ismi olmuştur. Şeriat dilinde karşı-
lıklı faydaya yönelik bir sözleşmede karşılıksız kalan herhangi bir fazlalık demektir.

          Satış, bazı hallerde sadece kar anlamını ifade eder. Fakat bu kar, tek taraflı değil, en az iki taraflı bir
sözleşmenin ürünü olduğundan karşılıksız sayılmaz. On kuruşa alınan bir mal onbir kuruşa satıldığı zaman, o
bir kuruşa kar denilir. Riba ise bir sözleşme sırasında olur. Bir sözleşmede cinsi ve miktarı birbirine eşit iki
mal birbiriyle karşılıklı olarak değiştirildiği zaman bir tarafta bedelsiz bir fazlalık söz konusu oldu mu işte bu
bir ribadır ki, bedelli olmak üzere verildiği halde karşılığı yoktur.

          Birine daha sonra almak üzere borç olarak on lira verdiniz, fakat o borçlu on yerine mesela on lira on
kuruş verirse, bu on kuruş açıktan bedelsiz verilmiş bir fazlalıktır. İşte bu ayet nazil olduğu zaman böyle altın
ve gümüş nakit borçlanmalar ile riba, cahiliye devri Arapları arasında bilinen bir şeydi. Biri öbürüne altın veya
gümüş, belli bir para borç verirdi, aralarında kararlaştırdıkları vadeye göre, geçen süre için belli bir miktarda
fazladan ödeme yapılacağını önceden şart koşarlardı. Bu ayet indiği zaman aralarında en yaygın olan riba bu
idi. Herhangi bir borçta vade geldiği zaman borçlu borcunu ödeyemeyecekse alacaklısına “veremeyeceğim,
irba et“, yani artır derdi, yine bir miktar daha riba eklenir ve böylece her vade yenilendikçe borcun miktarı da
artar, arta arta anaparanın bir veya birkaç mislini bulurdu. Borcun aslına anapara anlamına gelen “re’sül-mal”
ve ona eklenen fazlalıklara da “riba” adı verilirdi.

         Ribanın bugünkü faiz işlemleri de öz bakımından cahiliye döneminin bu adetinden başka bir şey değildi.
İşte Araplarda geleneksel riba, tam anlamıyla zamanımızda nakit paralara ait faizin veya nema denilen faizin
kendisidir. Riba’nın nakit paralarda ifade ettiği bu fazlalık, anlam bakımından şeriatte diğer mallara ve nesieye
de uygulanmıştır. Nitekim “nesideki de kesinlikle ribadır.” hadis-i şerifi uyarınca sarraflık işlemlerindeki ve-
resiye uygulaması da başlı başına bir ribadır.

          Bunun gibi buğdayı, arpayı, hurmayı, tuzu, altını ve gümüşü tek tek sayan meşhur hadis-i şerifte hem
peşin olarak elden, hem de değer ve kalite bakımından eş değeri ve eşiti olarak tam karşılığı demek doğru
olduğu halde, sırf veresiye olmasından dolayı söz konusu olan fazlalığın bu hadisin hükmünün kapsamı içinde
olduğunda görüş birliği vardır. Bununla beraber bu hadiste ribanın altın ve gümüş gibi nakitler dışındaki şeylerde
dahi nasıl gerçekleşeceği gösterilmiştir ki, bunlar o günün anlayışında riba sayılan şeylerden değildi. Böylece
riba, daha geniş kapsamlı bir kavram haline getirilmiş oldu.

         Ribacılar birine bir para verdiklerinde, verdikleri paranın bilfiil olmayan nazari nemasını zihnen hesaba
katıp, hayal edilen nazari mefaatini karşılık göstererek, onun yerine faiz denilen bir kesinleşmiş fazlalığı alırlar.
Alınan faiz görünür, bilinir, belirli bir mal iken, onun karşılığı farz edilen ne görülür, ne bilinir bir şeydir. Alış-
veriş ise gerçek anlamda bir değiş tokuştur.

         Ribacı, hak gözetmediğinden, bu hayali değişimi, bir gerçek değişim olan alışverişe benzeterek karşı-
sındakine “riba da alışveriş gibidir, ben bu faizi karşılıksız almıyorum, alış veriş gibi bir değişim yoluyla alı-
yorum“ der ve bunu malın kendisinin değil de faydasının satışı demek olan kira akdi gibi bir şey olarak tanıtmak
ister. Halbuki kirada fayda ortada ve ribada ise hayalde ve vehimde vardır.

         Faizde kar muhakkak ve kuvvetli; ticarette ise zayıf ve mevhumdur. Alışveriş gibi değişik sözleşmelerin,
çeşitli çaba ve zahmetlerin arkasından gelecek olan kar ile tek sözleşmeyle ve bir hamlede elde edilecek kar
arasındaki fark çok açıktır.

                                                                7
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14