Page 96 - Layout 1
P. 96
tarih çevresi
meydana geldiği kuvvedir; do¨ nu¨ s¸ lerinde Güneş¸’teki kuvve gibi feleki^ nefs diye adlandırılan kuvve gibi. Bir
diğeri ise iradesiyle hareket ettirebilen ve fiilde bulunan kuvvedir; hayvani^ nefsin de ic¸ inde girdigˆ i canlılarda
bulunan nefs gibi. Bir bas¸ kası irade olmaksızın hareket ettiren ve fiilde bulunan bir kuvvedir; ko¨ klerinden dal
ve budak salarak ve enine ve boyuna gelis¸ erek iradesi hareketlerde bulunan, bitkilerin olus¸ ması, yetis¸ mesi ve
durmasında bitkilere ait olan bitkisel nefs denilen kuvve gibi. Dogˆ a iradesiz olarak fiil meydana çıkaran tu¨ m
s¸ eyler ic¸ in de kullanılmaktadır. Bu bakımından bitkisel nefs de dogˆ a olarak isimlendirilir (I· bn Si^ na^ , 2014: 46).
I· bn Si^ na^ dogˆ ayı şu s¸ ekilde tanımlamaktadır: Dogˆ a, cisimlerde, onları yetkinliklerine dogˆ ru hareket ettirmesi
ic¸ in ve yetkinlik u¨ zere hareketsizleştirmesi ic¸ in var olan bir ilkedir. O, kendisinde bulunan hareketin ve arazi^
bakımdan değil de bizzat olan hareketsizligˆ in I· lk İlkesidir (I· bn Si^ na^ , 2014: 50). I· bn Si^ na^ yukarıda hareketin
ilkelerini ic¸ sel ve dıs¸ sal sebepler olarak ikiye ayırmıştı. İc¸ sel sebepten kaynaklanan hareketin ilkesini dogˆ a
olarak adlandırmıştır. Havaya atılan taşın yere düşmesi ve dogˆ al mekânında durması, doğasından
kaynaklanmaktadır. Taşın dogˆ al yerinden uzaklaştırılarak yukarıya dogˆ ru fırlatılması ise zorlamalı bir harekettir.
Cismin iradeli ve iradesiz hareket ettirilmesini sağlayan ilke ise nefstir. Cismin muhtelif s¸ ekillerde iradesiz
olarak hareket etmesini sağlayan ilke bitkisel nefstir. Bitkisel nefs canlılarda organların uzamasını, genişlemesini
ve derinleşmesini ve çeşitli s¸ ekiller kazanmasını sagˆ lamaktadır. Eğer hareket iradeli olarak gerçekleşiyorsa bu
hayvani nefstir. Hayvani nefs insan ve hayvandaki birtakım hareketlerin sebebidir. Eğer hareket tek yönde
(dairesel olarak) ve iradeli olarak gerçekleşiyorsa bu feleki^ nefstir (Alper, 2015: 73-74).
I· bn Si^ na^ her ne kadar hareketin kaynagˆ ı olarak yukarıda saydığımız ilkeleri neden olarak gösterse de
bu nedenler hareketin kaynağını açıklamada yetersiz kalacaklardır. Çünkü¨ kendisi bir hareketin nedeni olan
s¸ eyin neden olabilmesi ic¸ in bas¸ ka bir nedene ihtiyacı vardır. Dolayısıyla “hareket ettireni hareket ettiren s¸ ey,
hareket ettirenin yöneldiği gaye ve amaç’tır; o, a^ s¸ ık olunandır ve sırf iyiliktir. Zoraki olmayan bir hareket ile
hareket eden her hareketlinin hareketi bir şeye yo¨ neliktir ve bir şeyi arzu etmekten kaynaklanmaktadır. Çünkü
dogˆ a da böyledir, doğanın arzusu, dogˆ al bir durumdur ve o, cismin za^ ti^ yetkinliğidir. Bu yetkinlik ise, cismin
ya su^ retinde ya mekânında ya da konumundadır” (I· bn Si^ na^ , 2017: 355).
3. Nedensellik
I· bn Si^ na^ doğadaki varlıklar arasında nedensel ilişkilerin bulunduğunu kabul etmektedir. Ona go¨ re biz
mümkün olan varlıkları ancak nedensel bir ilişki bağlamında kavrayabiliriz. Zira za^ tı gereği Mu¨ mku¨ n Varlık
başkasıyla Zorunlu Varlık haline gelen bir nedensel ilişkiye karşılık gelmektedir (Wisnovsky, 2010: 233).
I· bn Si^ na^ ’ya go¨ re duyularla gözlemlediklerimiz bize yalnızca olgular arasındaki ardışıklığı vermekte
ve iki olgunun art arda gelmesi, birinin diğerinin illeti olmasını zorunlu kılmamaktadır. Duyu ve tecrübelerimizin
bize verdiği verilerin tekrarının çokluğu bize onlar hakkında kesinlik bildirmemekle birlikte, böyle kesinliğin
olabilmesi ic¸ in çoğunlukla gerçeklesen olguların dogˆ al ve seçimli olması gerekmektedir. Böyle bir s¸ ey ancak
illetlerin varlıgˆ ını kabul etmekle mümkün olur (I· bn Si^ na^ , 2017: 6).
95

