Page 100 - Layout 1
P. 100
tarih çevresi
varlık alanında mevcut olmaz. Bo¨ yle bir durumda gaye illet gereksiz go¨ ru¨ lecek ve gaye illetin u¨ stu¨ nlu¨ gˆ u¨
(Aristotelesc¸ i hareket etmeyen hareket ettirici ve Yeni Platoncu I· yi) zarar go¨ recektir. Oysa I· bn Si^ na^ varlık ve
mahiyet kavramlarının ve dolayısıyla fail ve gaye illetin varlıgˆ ı ac¸ ıklamakta tamamlayıcı olduklarını
du¨ s¸ u¨ nmektedir (Wisnovsky, 2010: 236-237). Aslında fail illet ile gaye illet arasındaki bo¨ yle bir problem I· bn
Si^ na^ ’nın Aristoteles ile Yeni-Platonculugˆ u uzlas¸ tırma gayesinden ortaya c¸ ıkmıs¸ tır. Buradaki temel uzlas¸ tırma
kozmik hiyerars¸ ide u¨ stte bulunan varlıklardan daha altta bulunanlara dogˆ ru bir inis¸ su¨ recinde fail illetin o¨ ncelikli
rolü¨ ile altta bulunan varlıkların tam var olus¸ a, yetkinligˆ e ve mahiyete dogˆ ru yu¨ kselis¸ su¨ recinde gaye illetin
o¨ ncelikli rolünü uzlas¸ tırmaktır (Wisnovsky, 2010: 238). O halde gaye illet, faile yani hareket ettirici nedene
mahiyet bakımından o¨ ncedir, hareket ettirici neden ise gaye illete varlık bakımından o¨ ncedir (Wisnovsky, 2002:
100).
Gaye illet, şeyliği bakımından diğer illetlerin bilfiil illet oluşunun sebebidir.
“Mahiyet ve varlık bakımından hiçbir illet, gaye illetten önce değildir. O aynı zamanda diğer illetlerin
illet oluşunun illetidir. Diğer illetlerin bilfiil illet olarak varlığı da onun varlığının illetidir. Gaye illet
mevcut olarak değil aksine bir şey olarak illettir. İllet olması yönünden o illetlerin illeti olup, diğer
yönden o, illetlerin malu^ lu¨ du¨ r.” (I· bn Si^ na^ , 2017: 263-264).
I· bn Si^ na^ gaye ile ‘iyi’nin aynı olup olmadıgˆ ından yola c¸ ıkarak gayeyi fiili kabul eden mu¨ nfailde su^ ret
ya da araz olan gaye ve kabil ve mu¨ nfailde hic¸ bir s¸ ekilde ne araz ne de su^ ret olarak bulunan, fakat failde yer
alan gaye olmak u¨ zere ikiye ayırmaktadır. I· lkine o¨ rnek insana ait maddedeki insani^ su^ ret olup, bu insani^ su^ ret
insan maddesinde su^ ret ortaya c¸ ıkaran fail gu¨ cu¨ n gayesidir. I· kincisine o¨ rnek bir kis¸ inin ev yapmak gayesidir.
Bu gaye hareketin ilkesi olup, evde bulunan su^ ret degˆ ildir (I· bn Si^ na^ , 2017: 264-265). O halde gaye illetin
zamansal ac¸ ıdan bilfiil gerc¸ ekles¸ me ve varlık bakımından kendisinden o¨ nce olan birc¸ ok duruma go¨ re nispeti
vardır. Gaye illetin faille, bilkuvve kabul edici olması bakımından kabul edici, bilfiil kabul edici olması
bakımından kabul edici ve hareketle ilis¸ kisi vardır. Fail ic¸ in gaye sadece bir gayedir; hareket ic¸ in gaye bir
sondur. Bir s¸ ey gayeden dolayı var oldugˆ u ic¸ in ve gaye bir s¸ eyin kendisine yo¨ neldigˆ i s¸ ey oldugˆ u ic¸ in, gaye
mevcut oldukc¸ a o s¸ ey ortadan kalkmaz ve o s¸ ey gayeyle yetkinles¸ ir. C¸ u¨ nku¨ gaye s¸ eyin yetkinles¸ mesini sagˆ layan
iyidir (Wisnovsky, 2010: 175-176).
I· bn Si^ na^ varlık ve mahiyet ayrımından yola c¸ ıkarak gaye ve fail illet arasındaki o¨ ncelik-sonralık ilis¸ kini
belirlemeye c¸ alıs¸ mıs¸ tır. Bir mahiyet olarak anlas¸ ılan gaye illet, dıs¸ du¨ nyada somut bir varlık kazanmadan o¨ nce
Tanrı’nın ya da herhangi birinin zihnindedir. Zihinde bir s¸ ey olması bakımında gaye illet fail illetin nedeni
sayılır. Digˆ er taraftan da fail illet, gaye illet dıs¸ du¨ nyada somut bir varlık kazanmadan o¨ nce mevcut olur. O¨ rnegˆ in
benim buzdolabına dogˆ ru hareketimin somut olarak gerc¸ ekles¸ mesi, susuzlugˆ umu somut olarak
gerc¸ ekles¸ tirmemden o¨ nce gelir. Bu ac¸ ıdan gaye illet mahiyet olarak, fail illet ise varlık olarak o¨ ncelik tas¸ ır
99

