Page 95 - Layout 1
P. 95

tarih çevresi

olan s¸ ey ayrımına dayandırmıs¸ tır:

“Ayrık ilkenin bir sonucu olarak dogˆ al cisimler kendi za^ tlarını oldugˆ u kadar yetkinliklerini de
ebedîleştirmeye c¸ alıs¸ ırlar. Onların yetkinlikleri ya birinci yetkinliklerdir ki, bu yetkinlikler ortadan
kalktıgˆ ında bu yetkinliklerin kendisi ic¸ in oldugˆ u s¸ ey de ortadan kalkar; ya da ikinci yetkinliklerdir ki
bu yetkinliklerin ortadan kalkması yetkinliklerin kendisi ic¸ in oldugˆ u s¸ eyin ortadan kalkmasını
gerektirmez, bunun yerine onun tam var olus¸ durumunun ortadan kalkmasına sebep olur. Ayrık ilke bu
ikinci yetkinliklerin varlıgˆ ını, kendi za^ tıyla devam ettirmez, bunun yerine cisimlere güçler yerles¸ tirmek
su^ retiyle devam ettirir ki bu gu¨ c¸ ler ikinci yetkinlikleri ortaya c¸ ıkartan birinci yetkinlikler ve ilkelerdir.
Dogˆ al cisimlerin fiilleri, ikinci yetkinliklerinden kaynaklanır ve aynı zamanda da bu fiiller de so¨ z konusu
gu¨ c¸ lerle ortaya c¸ ıkar.” (Wisnovsky, 2010: 163-164).

         Söz gelimi depoda duran ve bir şeyi kırma işlevi için kullanılmayan balta, kullanılmasa da ha^ la^ baltadır,
çünkü o balta su^ retine sahiptir. Yine tüm gün boyunca televizyon karşısında du¨ s¸ u¨ nme kabiliyetini çalıştırmadan
oturan kimse de ha^ la^ bir insandır, çünkü¨ nefsine sahiptir. Fakat su¨ rekli kullanılan balta ile su¨ rekli du¨ s¸ u¨ nen insan
sadece var olmayacak, aynı zamanda tam var olacaktır. Tam var olus¸ , bir şeyin kabiliyetlerinin gerc¸ ekles¸ mesi
ve tekrarlanmasından kaynaklanır (Wisnovsky, 2010: 168- 169). O halde I· bn Si^ na^ ’da varlıkların hareketinin
nihai gayesi onların yalnızca su^ rete sahip olmaları degˆ ildir, onlarda asıl gaye ‘tam var olus¸ ’ kabiliyetlerini
gerc¸ ekles¸ tirmek olmalıdır. Zira ben bilkuvve olarak kendimde du¨ s¸ u¨ nme kabiliyetini taşırım, bu benim insanlık
su^ retimin gereğidir. Fakat du¨ s¸ u¨ nme kabiliyetimi bilfiil du¨ s¸ u¨ nme kabiliyetine döndürmezsem asıl gayemi
gerçekleştirmiş¸ olamam. I· bn Si^ na^ ’da ister dogˆ al cisimler olsun isterse semavi^ cisimler her hareketin kaynağı
aslında onların ic¸ inde bulunan birtakım kuvvelerden kaynaklanmaktadır. Cisimlerin içerisinde yer alan bu
kuvveler sayesinde cisim kendi yetkinligˆ ine ulas¸ ır. S¸ imdi cisimlere kendi yetkinliklerini veren bu kuvveleri ele
alalım.

         2. Dogˆ a-Nefs
         I· bn Si^ na^ ’ya go¨ re cisimlerin hareketlerinin ve fiillerin ilkeleri kendilerinde bulunan kuvvelerden
meydana gelmektedir. Kuvve bir s¸ eyde meydana gelen degˆ is¸ ikligˆ in ilkesidir (I· bn Si^ na^ , 2013: 193). Buna go¨ re

cisimlerin hareketlerinin ilkeleri ya ic¸ sel ya da dıs¸ sal ilkelerden kaynaklanmaktadır. Bir hareketin kaynagˆ ı s¸ eyin
dışında, bas¸ ka bir varlıktan meydana gelmişse bu hareket ya tesadüfi^ ya da zorlamalı harekettir. Oysa I· bn
Si^ na^ ’nın varlık du¨ zeninde tesadüfi^ harekete yer yoktur. Hareketi dogˆ ası geregˆ i olmayan hareket ise zorlamalı

hareket olup ancak bir bas¸ kası aracılıgˆ ıyla mu¨ mku¨ ndu¨ r. Bu tıpkı bir taşın yukarıya dogˆ ru fırlatılması veya suyun
ısıtılması gibi dogˆ alarının dıs¸ ında hareket ettirilmeleri gibidir (I· bn Si^ na^ , 2014: 80; I· bn Si^ na^ , 2017: 160).

Hareketin ilkesi ic¸ sel bir kuvveden kaynaklanıyorsa, bu kuvveler ic¸ inde bulundugˆ u varlıgˆ a go¨ re c¸ es¸ itlilik arz
etmektedir. Bunlardan biri hareket ettirici, degˆ is¸ tirici ve irade olmaksızın kendisinden fiilin su^ dur ettigˆ i kuvvedir;

du¨ s¸ en ve ortada duran tas¸ taki kuvve gibi dogˆ a diye isimlendirilen kuvvedir. Digˆ eri irade ile fiilin kendisinden

                                       94
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100