Page 102 - Layout 1
P. 102

tarih çevresi

gereksinim duymadıgˆ ına is¸ aret ederken, digˆ er taraftan onun yetkinlik-u¨ stu¨ olus¸ u, Tanrı’nın a^ lemde bulunus¸ una,
yani O’nun feyz ediciligˆ ine, a^ lemle onun nedeni olarak ilis¸ kiye gec¸ mesine is¸ aret etmektedir (Wisnovsky, 2010:
249).

         4. I· bn Si^ na^ ’nın Kozmolojisinde Düzenlilik

         I· bn Si^ na^ ’ya go¨ re ister tabii^ ister iradi^ olsun her bir varlıgˆ ın gayeli olma durumunu ilahi inayetle
ac¸ ıklamaktadır. I· lahi inayet her bir varlıgˆ ın iyilik ve yetkinlik du¨ zenini dogˆ uracak belli bir gayeye go¨ re var
edilmesidir. Bu durumda var olan her s¸ ey belli bir gayeye ve du¨ zene yo¨ nelerek hareket edecektir. I· bn Si^ na^
inayeti s¸ o¨ yle tanımlar:

         “I· nayet, I· lk’in (el-Evvel) varlıgˆ ın bulundugˆ u iyilik du¨ zenini za^ tı geregˆ i bilmesi; mu¨ mku¨ n olan iyilik ve
         yetkinligˆ in, za^ tı geregˆ i illet olması; belirtilen tarzda ondan hos¸ nut olarak mu¨ mku¨ n olan en mu¨ kemmel
         s¸ ekilde iyilik du¨ zenini akletmesi ve bo¨ ylece en mu¨ kemmel s¸ ekilde du¨ zen ve iyilik olarak aklettigˆ i s¸ eyin,
         O’ndan mu¨ mku¨ n olan en mu¨ kemmel du¨ zene go¨ tu¨ recek tarzda bir tas¸ ma ile tas¸ masıdır.” (I· bn Si^ na^ , 2017:
         384).

         I· bn Si^ na^ a^ lemde bulunan varlıkların her birinin belirli bir gayeye dogˆ ru hareket ettigˆ ini ve iyilik ve
yetkinlik du¨ zeni olarak a^ lemde go¨ rdu¨ gˆ u¨ mu¨ z inayetin, varlıgˆ ın belirli bir du¨ zen ic¸ erisinde, rastlantıdan bagˆ ımsız
bir s¸ ekilde meydana geldigˆ ini ac¸ ıklamaktadır. I· s¸ te Tanrı’dan gelen varlık ve yetkinlik, o¨ nce ilk ayrık akıla daha
sonra sırasıyla digˆ er akıllara ve en son Faal Akıl’a aktarılmaktadır. Faal Akıl ise semavi^ cisimler aracılıgˆ ıyla
hem varlık hem de yetkinligˆ i Ay-altı A^ lem’deki varlıklara aktarır. Burada Faal Akıl hem varlıkların yetkinlik
kazanmasının sebebi olarak gaye illet hem de varlıklarının sebebi olarak da fail illet olmus¸ olur. I· s¸ te bu yetkinlik
Ay-altı A^ lem’de bulunan tu¨ m varlıkları teleolojik anlamda gayeli yapar. Ay-altı A^ lem’de bulunan varlıklarda
yetkinlik kazanmak amacıyla Ay-u¨ stu¨ varlıklara yo¨ nelirler. I· s¸ te bu teleolojik anlamda gayeli olma, varlıkların
bir du¨ zen ic¸ erisinden belli bir hedefe dogˆ ru hareket etmesini sagˆ lamaktadır.

         Sonuç

         İbn Sînâ’nın kozmolojisinde varlıkların değişimin belli bir du¨ zeni ve ereği vardır. Her varlık belli bir
ereğe yo¨ nelerek, o erek doğrultusunda hareket eder. I· bn Si^ na^ ’nın varlık dünyasında her var olan bilkuvve olması
bakımından bilfiil olmaya dogˆ ru bir erek içerisindedir. Bu sürecin kendisi tesadüfi^ degˆ ildir. Zira varlıkların
kendilerinde onları bu ereğe yönlendirecek hareketin ilkeleri bulunmaktadır. Bunlar cansız varlıklarda dogˆ a,
canlı varlıklarda ise nefs olarak adlandırılmaktadır. Fakat tek başına bu ilkeler hareketin kendisi ic¸ in yeterli
nedenler degˆ ildir. Zira I· bn Si^ na^ ’da her varlık bir neden-sonuç¸ ilis¸ kisi bagˆ lamında ele alınmaktadır ve bir s¸ eyin
gerc¸ ekten bas¸ ka bir s¸ eyin nedeni olabilmesi ic¸ in onun bas¸ ka bir nedeninin olmaması gerekmektedir. Oysa ona
go¨ re tek başına ne dogˆ a ne de nefs varlıgˆ ın hareketinin yeterli nedenleri olarak sayılır. Ona go¨ re ister dogˆ al

                                                               101
   97   98   99   100   101   102   103   104