Page 9 - Layout 1
P. 9

tarih çevresi

fark etmiştir. Yine matematik aracılığıyla anlama, anlamlandırma ve açıklama düşüncesi zemininde ifade ettiği
soyutlama veya ideal ortam fikrini hareketin devamlılığının sağlanmasında gereksinim duyduğu “eylemsizlik
ilkesini” geliştirmekte kullanmış ve bu yoldan Aristotelesçi “doğal yer” ve “kuvvetsiz hareket olmaz” kabullerini
aşmayı başarmıştır. Eylemsizlik ilkesinin modern bilimin olmazsa olmaz ilkesi olduğu hatırlanmalıdır. Öte
yandan yukarıda değinildiği üzere, teleskopu gökyüzüne yönelterek son derece dakik gözlemlerde bulunması
ise yine Aristoteles’in evren tasavvurunun yerle bir olmasını sağlamıştır.

         Galileo’nun sıklıkla bilimsel açıklamadan söz etmesi üzerine de birkaç açıklama yapmak yerinde olur.
A ris to te le s ’te n b e ri b ilim in a s ıl a m a c ın ın n e d e n s e l a ç ık la m a 1
benimsesin benimsemesin, bütün bilim ve düşün insanlarınca kabul edilmiştir. Galileo içinde bu yargı uygundur.
Ancak Galileo, bilimsel bilginin elde edilmesi sürecinde çok önemli bir farklılaşmaya gitmektedir. Ona göre
sağlam ve güvenilir bilgiyi elde etme yöntemi Aristoteles’in düşündüğünün aksine mantık değil, matematiktir.
Çünkü “doğa kitabı” geometri ile yazılmıştır ve ancak geometri diliyle anlaşılabilir. Felsefe, gözlerimizin önünde
sürekli açık duran bu büyük kitapta, evren denilen kitapta yazılıdır. Ancak bu kitap, önce dilini anlamayı ve
harflerini okumayı öğrenmedikçe anlaşılamaz. Geometri dilinde yazılmıştır ve karakterleri üçgenler, daireler
ve diğer geometrik şekillerdir; bunlar olmadan tek bir kelimesini bile anlamak mümkün değildir; bunlar olmadan
insan ancak karanlık bir labirentte dolaşır. Şimdi bu tümceleri açısından Galileo’yu anlamak istediğimizde,
yani doğa kitabını geometrik bir alfabeyle okumayı denediğimizde, deneyimi sorgulama biçimlerinde kesinlikle
ö n e m li b ir y e n iliğ in s o n u c u o ld u ğ u n u d a g ö rm e m iz d e m e k ti

         Hareket Kuramı

         Galileo’nun, doğa felsefesine yöneldiği ilk yıllardan beri, hareketi nesnelerin temel niteliğiyle
ilişkilendirmiş olan Aristoteles’in hareket kuramının reddine çalıştığı ve bunu başarabilmek için de matematik
temellendirmeye dayalı bir hesaplaşma içerisine girdiği bilinmektedir. Modern mekaniğin temellerini oluşturan
bu hesaplaşma sürecinde geliştirdiği argümanlarını üç önemli kitabında derlemiştir. Bunlardan birincisi Pisa’da
bulunduğu yıllarda kaleme aldığı ancak modern düşünce ve yaklaşım açısından fazlaca ilerleme kaydedemediği
De Motu (Hareket Üzerine, 1590), ikincisi Kopernik sisteminin doğruluğunu göstermek amacıyla Floransa’da
bulunduğu yıllarda kaleme aldığı ve geliştirdiği bir dizi argümandan dolayı engizisyona gönderilmesine yol
açan İki Büyük Dünya Sistemi Üzerine Diyalog, Ptolemaios ve Kopernik (Dialogo Sopra i due Massimi Sistemi
del Mondo, Ptolemaico e Copernicano 1632), üçüncüsü ise Engizisyonda yargılanması sonrasında aldığı ev
hapsi cezasını çektiği yıllarında yazdığı ve Hollanda’da bastırdığı Mekanik ile İlgili İki Yeni Bilim Üzerine
Söylev ve Matematiksel Gösterim (Discorsi e Dimostrazioni Matematiche Intorno à due Nuoue Scienze Attenenti
alla Mecanica, 1638) başlıklı çalışmasıdır.

                                                                8
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14