Page 11 - Layout 1
P. 11

tarih çevresi

devamında şunları ileri sürmektedir:

“Yine, bir maddenin ikinci bir maddeden daha ağır olduğu söylenebilmesi için, birinci maddenin bir
parçasının hacim olarak ikinci maddenin bir parçasına eşit olması gerekir. Örneğin, hacim olarak
birbirine eşit bir kurşun ve bir tahta parçası alırsak ve kurşun parçası tahta parçasından daha ağırsa,
o zaman kurşunun tahtadan daha ağır olduğunu iddia etmekte kesinlikle haklı oluruz. Dolayısıyla, eğer
bir tahta parçasının ağırlığını bir kurşun parçasına eşit bulursak, kesinlikle tahta ve kurşunun eşit
derecede ağır olduğu sonucuna varmamalıyız. Çünkü böyle bir durumda kurşunun hacminin ahşabın
hacminden çok daha fazla olduğunu göreceğiz. Ve son olarak, tam tersi bir şekilde, daha hafif olanı
tanımlamalıyız. Yani, bir maddenin ikinci bir maddeden daha hafif olduğu kabul edilir, eğer birincinin
hacim olarak ikincinin bir kısmına eşit olan bir kısmı ikinciden daha hafif bulunursa. Dolayısıyla, biri
tahta diğeri kurşun olmak üzere hacim olarak birbirine eşit iki parça alırsak ve tahta parçası kurşun
parçasından daha hafifse, o zaman doğru bir şekilde tahtanın kurşundan daha hafif olduğu sonucuna
varırız.”16

         Çok net biçimde hacim veya yoğunluk üzerinde durduğu ve ağırlık ile hafiflik niteliklerinin nesnelerin
doğasının veya mahiyetinin bir parçası olması gerektiğinde ısrar etmektedir. Alıntılanan ikinci metindeki şu
cümleler Galileo’nun konuya bakışını yeterli şekilde ortaya koymaktadır: “Dolayısıyla, eğer bir tahta parçasının
ağırlığını bir kurşun parçasına eşit bulursak, kesinlikle tahta ve kurşunun eşit derecede ağır olduğu sonucuna
varmamalıyız. Çünkü böyle bir durumda kurşunun hacminin ahşabın hacminden çok daha fazla olduğunu
göreceğiz.” Ağırlık ve hafiflik salt ağırlık üzerinden değil, aksine yoğunluk veya hacim üzerinden belirlendiğine
göre bırakılan nesnelerin düşme kiplerini belirleyen de salt ağırlık değil, yoğunluk olacaktır.

         Kitabın “Ağır maddelerin doğası gereği daha alçak bir yerde, hafif maddelerin ise daha yüksek bir
yerde bulunduğu ve bunun nedeni” başlıklı ikinci bölümünde Aristoteles’in ünlü ağır nesnelerin aşağıda, hafif
olanların ise yukarıda bulunması gerektiği iddiasını ele alan Galileo, bu iddianın dayanaksız olduğunu, zira
bunu savunanların tek dayanağının doğada gözlemlenen düzen olduğunu, bunun da Tanrı tarafından sağlandığını
savunduklarını belirtmektedir. Oysa Galileo’ya göre, “doğanın bu düzenlemede hiçbir zorunluluk altında
olmadığı ve bundan hiçbir avantaj elde etmediği”17 çok açıktır. Bu noktada, Aristoteles’in nesnelerin doğal
yerlerine dönmek için yaptığı hareket olarak tanımladığı doğal harekete “ağırlık ve hafifliğin neden olduğunu”
belirten Galileo, kitabın üçüncü bölümünde “aşağı doğru hareket eden cisimlerin ağırlıkları nedeniyle, yukarı
doğru hareket edenlerin ise hafiflikleri nedeniyle hareket ettiklerini” ifade etmektedir.18 Bunun kanıtını da
dördüncü bölümde “su ile aynı ağırlıkta bir cisim düşünelim” diyerek dile getirdiği değerlendirmeyle yapmakta
ve “Ortamla aynı ağırlıktaki cisimlerin ne yukarıya ne de aşağıya doğru hareket” etmeyeceğini belirtmektedir.19
16 Galileo, On Motion, s. 14.
17 Galileo, On Motion, s. 14-15.
18 Galileo, On Motion, s. 16.

                                      10
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16