Page 15 - Layout 1
P. 15

tarih çevresi

         herhangi bir eşit zaman aralığında eşit hız artışları verildiğinde bir hareketi zihnimizde tekdüze ve
         sürekli hızlanmış olarak canlandırabiliriz. Dolayısıyla, hareketli cismin durduğu yerden ayrılıp
         alçalmaya başladığı andan itibaren eşit zaman aralıkları geçerse, ilk iki zaman aralığında kazanılan
         hız miktarı, yalnızca ilk zaman aralığında kazanılanın iki katı olacaktır; dolayısıyla bu zaman
         aralıklarının üçünde eklenen miktar üç kat, dördünde ise ilk zaman aralığının dört katı olacaktır.
         Meseleyi daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, eğer bir cisim hareketini ilk zaman aralığında
         elde ettiği aynı hızla sürdürürse ve bu aynı tekdüze hızı muhafaza ederse, o zaman hareketi, hızı iki
         zaman aralığında elde edilmiş olsaydı sahip olacağı hızdan iki kat daha yavaş olacaktır. Öyle görünüyor
         ki, hız artışını zaman artışına orantılı olarak koyarsak çok da yanılmış olmayız; dolayısıyla tartışmak
         üzere olduğumuz hareket tanımı şu şekilde ifade edilebilir: Bir hareketin, durağan halden başlayarak,
         eşit zaman aralıklarında eşit hız artışları elde ettiğinde, düzgün hızlanmış olduğu söylenir.”32

       Yukarıda yer verilen iki alıntı serbest düşme hareketinin mahiyetini yeterince aydınlattığı gibi,
Galileo’nun konuya yeni bir bakış açısıyla yaklaştığını da göstermektedir. Alıntıda dikkat edilmesi gereken iki
hareket kavramı veya bileşeni söz konusu edilmektedir: “equal time-intervals” ve “equal increments of speed”;
“eşit zaman aralıklarında” “eşit hız artışları”. Bu eşitlik oluşturma biçimi kuşkusuz olağanüstü sadeliğe sahiptir
ve bu yoldan Galileo hem eylemsizlik hem de serbest düşme hareketini temellendirecek bir olgusal kanıtlama
sürecini başlatabileceğini görmüştür. Başka bir deyişle, düzgün ve ivmeli hareket olgularından geometrik olarak
çıkarılan teoremler ve formüller, eylemsizlik ilkesinin daha ayrıntılı bir ifadesine yol açmaktadır. Düzgün ivmeli
hareketin tanımı, eşit zaman aralıklarında eşit hız artışları alacak şekilde hareket eden bir cisim olarak verilmiştir.
Sıra bunun kanıtlanmasına gelmiştir. Bunun için “eğim ne olursa olsun hızın aynı yükseklik için aynı olduğunu
varsayan” Galileo, bırakılan bir nesnenin eğik düzlemlerden aşağı iniş sürelerini incelemiştir. O zamanlar
matematiksel olarak kanıtlayamasa da dikkatli deneylerle bunu doğrulamıştır. Düzenlediği deneylerin ve
kullandığı araçların basitliği çok çarpıcıdır. Eğik düzlemde yaptığı deneye ilişkin anlatımı şöyledir:

         “Yaklaşık 12 arşın uzunluğunda, yarım arşın genişliğinde ve üç parmak kalınlığında bir tahta parçası
         alındı; kenarına bir parmaktan biraz daha geniş bir kanal açıldı; bu kanalı çok düz, pürüzsüz ve cilalı
         hale getirdikten ve mümkün olduğunca pürüzsüz ve cilalı bir parşömenle kapladıktan sonra, sert,
         pürüzsüz ve çok yuvarlak bir bronz topu bu kanal boyunca yuvarladık. Bu tahtayı eğimli bir konuma
         yerleştirdikten sonra, bir ucunu diğerinden bir ya da iki arşın yukarı kaldırarak, az önce söylediğim
         gibi topu kanal boyunca yuvarladık ve daha sonra açıklayacağım şekilde, iniş için gereken süreyi not
         ettik. Zamanı, iki gözlem arasındaki sapmanın hiçbir zaman bir nabız atışının onda birini geçmeyeceği
         bir doğrulukla ölçebilmek için bu deneyi birden fazla kez tekrarladık. Bu işlemi gerçekleştirdikten ve
         güvenilirliğinden emin olduktan sonra, şimdi topu kanalın uzunluğunun yalnızca dörtte biri kadar
         yuvarladık ve iniş süresini ölçtüğümüzde, tam olarak bir öncekinin yarısı kadar olduğunu gördük. Daha
32 Galileo, Dialogues Concerning Two New Sciences, s. 160-161.

                                                               14
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20