Page 14 - Layout 1
P. 14

tarih çevresi

anlaması uzun sürmedi. Başka bir deyişle, olağanlaşmış gibi görünen probleme yeni bir bakış getirmek
gerekmekteydi. Nesne hareket etti; peki buna neden olan nedir? Nesne düşerken hızlandı; peki bu neden böyle
oldu? Galileo, artık nedene dayalı sorgulamayı bırakmak zamanı geldiğini, esas olanın gözlemlenen hareketin
matematiksel açıklamasını yapmak olduğuna karar verdi. Bu modern hareket biliminin temelinin bizzat
atıldığının açık göstergesiydi. Serbest düşme hareketini, hareketin nedeni hakkında hiçbir açıklamaya
girişmeksizin çözme zamanı gelmişti. Salt matematik bütün berraklığıyla zihninde parlıyordu. Zaten hareketin
matematiksel incelenimi, Galileo için her şeyden önce doğada gerçekleşen hareketi açıklamayı amaçlamak
demekti. Konuyla ilgili olarak Dialogues Concerning Two New Sciences’da şunları belirtmektedir:

         “Ve her şeyden önce, doğal fenomenlere en uygun tanımı bulmak ve açıklamak arzu edilir
         görünmektedir. Çünkü herkes keyfi bir hareket türü icat edebilir ve özelliklerini tartışabilir; örneğin
         bazıları doğada rastlanmayan bazı hareketlerin tanımladığı sarmallar ve konkoidler hayal etmiş ve
         tanımları sayesinde bu eğrilerin sahip olduğu özellikleri övgüye değer bir şekilde ortaya koymuşlardır;
         ancak biz doğada gerçekten meydana geldiği gibi bir ivmeyle düşen cisimlerin fenomenlerini ele almaya
         ve bu ivmeli hareket tanımının gözlemlenen ivmeli hareketlerin temel özelliklerini sergilemesini
         sağlamaya karar verdik. Ve sonunda, tekrarlanan çabalarımızın ardından bunu başardığımıza
         inanıyoruz. Bu inancımız, deneysel sonuçların, tarafımızdan birbiri ardına ortaya konan özelliklerle
         uyuştuğu ve tam olarak örtüştüğü göz önünde bulundurulduğunda doğrulanmaktadır. Son olarak, doğal
         biçimde hızlanan hareketin araştırılmasında, doğanın diğer tüm süreçlerindeki alışkanlık ve
         geleneklerini takip ederek, yalnızca en yaygın, basit ve kolay olan araçları kullanmaya yönlendirildik.”31

       Bilindiği gibi, serbest düşmeye bırakılan nesneler düzgün ivmeli hareket ederler, yani hareket boyunca
kazanılan hız artışı sabittir. Bundan dolayı Galileo da öncelikle bu hareketteki yalınlık ve basitliği sezmiş ve
çalışmasını bu konuda yoğunlaştırmıştır. Aynı kitabında konu hakkında şu değerlendirmeye yer verir:

         “Çünkü sanırım hiç kimse yüzmenin ya da uçmanın, balıkların ve kuşların içgüdüsel olarak
         kullandıklarından daha basit ya da daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebileceğine inanmıyor. Bu
         nedenle, başlangıçta hareketsiz duran bir taşın yüksek bir konumdan düştüğünü ve sürekli olarak yeni
         hız artışları elde ettiğini gözlemlediğimde, bu artışların son derece basit ve herkes için oldukça açık
         bir şekilde gerçekleştiğine neden inanmayayım? Şimdi konuyu dikkatle incelediğimizde, kendini hep
         aynı şekilde tekrar eden bir ekleme ya da artıştan daha basit bir şey bulamayız. Zaman ve hareket
         arasındaki yakın ilişkiyi göz önünde bulundurduğumuzda bunu kolayca anlarız; çünkü hareketin
         tekdüzeliği nasıl eşit zamanlar ve eşit uzamlarla tanımlanır ve kavranırsa (bu nedenle eşit zaman
         aralıklarında eşit mesafeler katedildiğinde bir harekete tekdüze deriz), aynı şekilde eşit zaman
         aralıklarında hız eklemelerinin karmaşıklık olmaksızın gerçekleştiğini de kavrayabiliriz; böylece

31 Galileo, Dialogues Concerning Two New Sciences, s. 160-161.

                                                               13
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19