Page 59 - Layout 1
P. 59

tarih çevresi

         Onun bu buluşu 16. yüzyılda Michael Servetus ve Realdo Colombus tarafından yeniden keşfedilmiştir.
İbn Nefis’in eseri o dönemde Latinceye çevrilmiş ve 1547’de İtalya’da basılmıştır. Servetus Arapça biliyordu.
Olasılıkla Servetus bu eseri edinmişti. Colombus ise Padua’da tıp dersleri veriyordu.

         Cerrahi tıp alanında önemli bir sanattır. Cerrahi sanatı Müslüman              Zehrâvî’nin
hekimler aracılığı ile gelişmiştir. Bu konuda en önemli isim hiç kuşkusuz      kullandığı ameliyat aletleri
11. yüzyılın ünlü cerrahlarından Endülüslü Zehrâvî’dir. Zehrâvî, cerrahi
konusunda yazmış olduğu Tasrif’de dönemin cerrahi bilgilerini vermiş ve
yeni yöntemler tanıtmıştır. Bunlar arasında yaraların dağlanması, tecrübe
edinmek için canlı hayvanlar üzerinde ameliyatlar yapılması, kadavra teşrihi
yer almaktadır. Ayrıca ameliyatlarda kullanılan aletlerin resimlerinin de
verildiği eserin cerrahi ve son bölümleri Cremonalı Gerard tarafından
Latinceye çevrilmiş, daha sonra bu çeviri 15., 16. ve 18. yüzyıllarda
defalarca çoğaltılmış ve yaygılaşmıştır. Bu yönüyle Batı’da cerrahi sanatının
gelişmesinde Zehrâvî’nin büyük rolü olmuştur.

         İslam Dünyası’nda tıp konusundaki çalışmalar İslam bilimi içerisinde önemli bir yer tutar. Bu konuda
ilk akla gelen en önemli isim ise hiç kuşkusuz 980 yılında Buhara’da dünyaya gelen ve sadece tıp konusunda
değil diğer bilimlerde de söz sahibi olan İbn-i Sînâ’dır. 5000 yıllık tıp tarihi içinde Milattan Önce 5. yüzyılda
yaşamış olan Hipokrat, Milattan Sonra 2. yüzyılda yaşamış olan Galen ile birlikte adı anılan İbn-i Sînâ gerek
eserleri ve gerekse tıbbi anlayışlarıyla günümüz modern tıbbının oluşmasında başlıca rolü oynamıştır.

         Yüzyıllardır, tıp dünyasında önemli bir yere sahip olan bu üç hekimden İbn-i Sînâ, Batı dünyasında
diğerlerine nazaran daha bilgili ve etkili olduğu düşüncesiyle, Orta çağdan buyana “Tıbbın Prensi” olarak
vasıflandırılmış, ressamların tablolarında başında bir taç, sağında ve solunda Hipokrat ve Galen’le birlikte
resmedilmiştir.

         İbn-i Sînâ, birikim sayesinde kısa zamanda tıp bilimini kişisel tecrübeleriyle birleştirerek devrinin
büyük hekimi oldu ve yüzyıllar boyunca Doğu dünyasında şu veciz ifadeyle dile getirildi: “Tıp yoktu, onu
Hipokrat buldu. Ölmüştü, Galen diriltti. Kördü, Huneyn İbn İshak gözlerini açtı. Dağınıktı, Ebubekir el-Razi
topladı. Noksanlarını da İbn Sina tamamladı.”

         Çok küçük yaşta öğrenmeye istekli olan İbn-i Sînâ 16 yaşında mantık, felsefe, doğa felsefesi ve ilahiyat
dersleri aldı. Bu derslerden sonra tıbba ilgi duydu ve tıp dersleri aldı. Kısa sürede hekim olarak büyük şöhret
kazandı ve bu alanda eserler kaleme almaya başladı.

İbn-i Sînâ sadece bu konuda değil felsefe, astronomi, biyoloji, jeoloji, edebiyat konularında 200’den

58
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64