Page 48 - Layout 1
P. 48

tarih çevresi

         Müslüman astronomların kuramsal astronominin sahasına giren ikinci etkinlikte aynı ölçüde başarılı
olduklarını söylemek zordur. Müslüman astronomlar, Aristoteles’in yolundan giderek, Yer’in hareket etmeksizin
evrenin merkezinde durduğuna ve Güneş de dâhil olmak üzere diğer bütün gök cisimlerinin onun çevresinde
dairesel yörüngeler üzerinde sabit hızlarla dolandığına inandılar. Bu konuda, Batlamyus’un kuramının önemli
değişiklikler yapılmaksızın aktarıldığı görülmektedir. Buna karşın aşağı yukarı 12. yüzyıldan sonra Aristoteles
ve Batlamyus’un Yer Merkezli kuramı özellikle filozoflar arasında tartışıldı ve astronomlar arasında yeni
kuramlar ve modeller gündeme geldi. Ancak bu modeller yine Yer’i merkeze alıyordu. Ancak tüm bu tartışmalar
Rönesans’ta Kopernik tarafından ortaya atılacak olan Güneş Merkezli kurama temel hazırlayacaktır.

         11. yüzyılda Müslüman astronomlar çok daha önemli çalışmalara imza attılar. Türk hükümdarı Gazneli
Mahmud’un himayesinde çalışmalarını sürdüren büyük bilginlerden Beyrunî, Astronomide Mesud’un Kanunu
adlı önemli bir kitap kaleme aldı ve bu kitabında trigonometrik fonksiyonları birer orantı biçiminde sundu.
Yine bu eserinde, daha Avrupa’da Yer’in küresel olup olmadığı tartışılırken Yer’in hareketini tartıştı. Kitabın
adında yer alan Mesud ise Gazneli Mahmud’un oğlunun adıydı ve kitap ona adanmıştı.

         9. ve 11. yüzyıllar arasında İslam astronomisinde üç önemli astronomla karşılaşırız. Fergânî, Battânî
ve Beyrûnî. Her üçü de astronomi alanında önemli çalışmalar yapmışlar ve sadece doğudaki bilimsel çalışmaları
değil batıdaki bilimsel çalışmaları da etkilemişlerdir.

         İslâm astronomisinin önemli problemlerinden biri olan evrenin ve gezegenlerin büyüklükleri konusunda
yapılan çalışmaların hiç birisi Batı’da Alfraganus adıyla tanınan Fergânî’nin çalışması kadar yaygınlık
kazanmamıştır. Fergânî, gezegenlerin ve sabit yıldızların uzaklıklarına, hacimlerine ve çaplarına ilişkin verdiği
değerler diğer İslâm astronomları tarafından çok küçük farklarla kabul edilmiştir. Yazmış olduğu Astronominin
Temel Prensipleri adlı eseri Doğu’da olduğu kadar Batı’da etkili olmuştur. Hatta eserin Batı Dünyası’na olan
etkisi daha da büyüktür. 12. yüzyılın ilk yarısından 15. yüzyılın sonuna değin eser, Avrupa’da astronominin
gelişimini yoğun bir biçimde etkilemiştir.

         Astronominin Temel Prensipleri ilk olarak 1134 yıllarında Sevilleli John tarafından Latinceye
çevirmiştir. Son çevirisi ise 1669 yılında yapılmıştır. Bu çeviri ile birlikte eser 4 kez Latinceye çevrildiği gibi
İbraniceye, İtalyancaya ve Fransızcaya da tercüme edilmiştir. Son olarak eserin yirmi dördüncü bölümü
Sacrobosco’nun Küre adlı eseri ile birlikte 1556 ve 1564’te olmak üzere iki kez de basılmıştır.

         Fergânî’nin 14. yüzyılın ünlü İtalyan şairi Dante üzerindeki etkisi de bilinmektedir. Dante’nin dört
kitaptan oluşan ve felsefî, siyasî ve ahlakî konuları ele alan Şölen adlı eserinin ikinci kitabı astronomi ile ilgilidir.
Yine İlâhi Komedya adlı ünlü eseri, kozmolojiye ilişkin görüşler içermektedir. Dante’nin gerek Şölen’inde
gerekse İlâhi Komedya’sında yer alan astronomi fikirleri Fergânî’den alınmıştır. İlâhi Komedya, Dante’nin
Cehennem, Araf ve Cennet’e yaptığı seyahatin bir öyküsüdür. Yazar seyahatini dramatik bir biçimde anlatır.

                                                               47
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53