Page 47 - Layout 1
P. 47
tarih çevresi
Yani gözlemler yardımı ile eski astronomik cetveller düzeltilerek daha mükemmelleri hazırlanıyor ve bu işle
ilgili her türlü çalışma gözlemevinin faaliyet programında ön planda yer alıyordu.
Gözlemevlerinde yapılan gözlem sonuçları zîc adı verilen kataloglara kaydediliyordu. Zîcler aynı
zamanda, dönemlerindeki trigonometriye, küresel astronomiye, takvim çeşitlerine ve yapımına, izdüşüm
yöntemlerine, gözlem aletlerinin yapılışı ve kullanımı, astrolojiye ve ibadet vakitlerinin belirlenmesine ilişkin
bilgileri de kapsamaktaydılar.
İlk İslâm gözlemevi, Halife Me‘mûn zamanında 9. yüzyılda Bağdad’ta kurulan Şemmâsiye
Gözlemevi’dir. İkincisi ise, yine Me‘mûn tarafından Şam’da kurulan Kâsiyûn Gözlemevi’dir. Bu
gözlemevlerinde, özenle hazırlanmış aletler, özel bir çalışma yeri, belirli bir faaliyet programını oluşturmak
için birbirleri ile iş birliği yapan bilim adamlarından oluşan bir bilimsel heyet ve nihayet bilime büyük değer
veren bir halife olan Me‘mûn’un himaye ve yakın ilgisi gibi şartların hepsini bir arada bulmaktayız.
Me‘mûn döneminde sadece gözlemevleri kurulmadı. Bu gözlemevlerine bağlı olarak jeodezi yani Yer
ölçümü çalışmaları da yapıldı. Yer’in küresel olduğunu Milattan Önce 4. yüzyılda Antik Yunanlı astronomlar
kanıtlamışlardı. Ancak Milattan Sonra 4. yüzyılda Hıristiyanlığın etkisiyle Avrupalılar Yer’in düz olduğuna
inanmışlardı. Oysa Müslüman astronomlar Antik Yunan astronomisinin etkisiyle Yer’in şekli konusunda şüphe
etmediler. Yer’in küresel olduğunu biliyorlar ve ölçümleri bu gerçeğe göre yapıyorlardı.
İslâm astronomları, Yer ölçümü ile ilgili bu bilgilerde standart ölçülerin tam olarak bilinemeyişi
nedeniyle, kendi yöntem ve ölçü birimleriyle Yer’in gerçek boyutlarını araştırmaya koyuldular. Bu iş için,
Me‘mûn’un emriyle, meridyenin 1 derecelik yayının ölçülmesi ve bu yolla Yer’in çapı ve çevresinin bulunması
çalışmaları başladı.
Kaynaklara göre böyle bir ölçüm iki farklı yerde yapılmıştır. Bunlardan biri Sincar Ovası’nda, diğeri
ise Tadmur ve Rakka arasındadır. Bu iki ölçüm sonucunda bir derecelik meridyen yayı gerçek değere çok yakın
olarak 112 metre bulunmuştur.
Müslüman astronomlar birbirleriyle bağlantılı iki tür etkinlik üzerinde yoğunlaşmışlar hem gözlem
aletleriyle gökyüzünü gözlemlemişler hem de gözlem verilerini hareketli geometrik düzeneklerle
anlamlandırmaya çalışmışlardır.
Bunlardan ilki pratik astronominin sahasına giriyordu ve bu konuda İslâm astronomları, gözleme daha
yatkın olan bilim anlayışlarının bir sonucu olarak derin izler bıraktılar. İlk gözlemevleri onlar tarafından kuruldu;
gözlemlerin dakikliğini arttırmak için yeni gözlem araçları ve gözlem teknikleri geliştirdiler; hatta bu amaçla,
açıların ölçümünde kirişler yerine yeni bulunan trigonometrik fonksiyonları kullanmaya başladılar.
46

