Page 63 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 63

tarih çevresi

       4.2.3. 1691 Yılı, Bab Mahkemesi 241 Numaralı Kararında Selem Akdi Uyuşmazlıkları

       Uyuşmazlık taraflarından birisi, İstanbul Katip Mahallesi sakinlerinden Ahmet b. Veliyyüdddin Beşe;
diğeri, Şirin v. Karabet’tir. Mahkemede iki uyuşmazlık görüşülmektedir.

       Birincisi, her bir kantarı 25 akçeye olmak üzere toplamda 1200 akçe, samanla ilgili yapılan selem söz-
leşmesidir. Ahmet Beşe, selemin şartlarından ecel’in belirlenmemesi sebebiyle sözleşmenin gereği olan toplam
ödemenin 200 akçesini ödememekte, Şirin v. Karabet de alacağını alamamaktadır.

       İkinci uyuşmazlık, Ahmet b. Veliyyüdddin Beşe, Şirin v. Karabet’ten yedi baş karasığırın değerinden
68 kuruşu alamamasıdır. Ahmet b. Veliyyüdddin Beşe, alacağını mahkemeye taşımaktadır. Şirin v. Karabet,
iddiacı Ahmet b. Veliyyüdddin Beşe’nin alacağını doğrulamakta, buna karşılık “Ahmet Beşe’nin kantarı 25
akçeye selem yoluyla aldığı saman ücretinden 200 akçe alacağı olduğunu, vakit/ecel şartı bilinmediğinden se-
lemin geçersiz olduğundan 200 akçesini vermediğini, ama alacağıyla vereceği borcunu takas yapmak istediğini
belirtmektedir.

       Mahkeme, Şirin v.Karabet’in takas talebini tarafların ikrarına bağlı olarak kabul etmekte, takas sonunda
kalan 50 kuruş meblağı Karabet’in Ahmet b. Veliyyüdddin Beşe’ye ödemesine hükmetmektedir. Bu örnek,
Selem sırasında Selem şartlarından birinin sehven belirlenmemiş olmasının (ecl’in belirlenmemesi) selemin
bozulmasına ve daha sonrasında eksik şartın taraflarca ödemede kötüye kullanılabildiğine örnektir.

       SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME

       Osmanlı müderrisi Darendeli Hamza Efendi’ye göre iki dünya vardır. Biri ahiret, biri bu dünya. Hamza
Efendi’nin bakışında bu dünya, kazanmak ve bilip çalışmak için var edilen bir evdir.25 Dolayısıyla Hamza
Efendi, risalesini kaleme almadaki amaçlarından birisini, çalışmak ve kazanmak olarak bu cümle ile açıklamıştır.

       Finans tarihi, geçmişten bugüne ve ülkelerden ülkelere farklı değişimler olduğunu ortaya koymaktadır.
Ancak, hayatta asıl olanın, insanın ve kurumların istek ve ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Örneğin, Osmanlı dö-
neminde uygulanan selem akitleri, doğası gereği ağırlıklı olarak emtialar üzerine uygulanmıştır. Hâlbuki gü-
nümüzde bu ürünlerin karşılığı olarak ifade edebileceğimiz türev piyasalar ya da bu piyasaların ilgili ürünü
forward anlaşmalar, ağırlıklı olarak finansal ürünler olarak ifade edebileceğimiz döviz gibi, selem açısından
uygun görülmeyen finansal ürünler odaklıdır. Bunun yanında emtialar üzerine de uygulama örnekleri geçmişte
olduğu gibi bugün de vardır.

       Osmanlı dönemi finans uygulamaları, ilgili dönemlerinde temel İslam ilkeleri dikkate alınarak uygulan-
maya çalışılmıştır. Ancak Darendeli’nin belirttiği gibi, ilgili dönemde ticareti konu alan Osmanlıca/Türkçe
eserlerin yetersizliği, ticaret ve ticaret hukuku alanında bilgisizliği, ticaretle ilgili belli konularda uyuşmazlık
ve tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu uyuşmazlık ve tartışmalar, selem akdi için de söz konusudur. O ne-
denle bu çalışma, Osmanlı dönemi finans uyuşmazlıklarını, “selem akdi” özelinde 1786 - İstanbul ve 1691 -
Bab Mahkemesi kararları dikkate alarak oluşturmaya çalışmıştır. Yukarıda analiz edilen mahkeme karar ör-
nekleri incelendiğinde, uyuşmazlıkların selem’in hukuken belirlenmiş temel ilkelerinden ve onlara uyulma-
maktan kaynaklanan tartışmalar olduğu görülmektedir. Bunun temel sebebi, Hamza Efendi’ye göre ticaret ve
finansla ilgili hukuk dilinin toplum dilinden farklı olmasıdır. Osmanlı şehirlerinde Müslüman ve Müslüman
olmayan tebaanın olması ve farklı dillerin konuşulması, anlama ve yorumlama gerektiren hukuk ve ticaret il-
keleri üzerinden hareketle selem gibi akitlerin yapıldığı finansal işlemleri doğrudan etkilemekte ve işlemler
zaman zaman mağduriyetlere neden olabilmekte ya da bir tarafın dil ve bilgi kaynaklı eksikliği diğer tarafça
kötüye kullanılmasına neden olabilmektedir. Bu çalışmada yer verilen 1691 yılı Bab mahkemesi karar örneği
bununla ilgilidir.

25 Hamza Efendi, Risale fi’l-bey’i ve’ş-şira, AÜ. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi, No. 36003, 6a,

                                                               61
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68