Page 53 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 53
tarih çevresi
“bir yerde verilmiş paranın diğer bir yerde ödenmesi” şeklinde anlaşıldığı ve daha ziyade düzenlenme yeri ve
ödeme yeri farklılığına işaret ettiği yönünde yukarıda verilen izahat çerçevesinde, çekin düzenlenme ve ödeme
yerinin de bu amaca uygun olarak farklı olabileceği ve dolayısıyla çekin mahiyeti itibariyle “kambiyo” tabirinin
tarihsel anlamı ile uyumsuz olmadığı belirtilmelidir. Üstelik tekraren ifade edelim ki, süreç içerisinde kambiyo
senetleri uygulaması, kambiyo kavramının altında yatan bu anlamdan da uzaklaşmış ve “mugayeret-i mekan”
şartı dahi artık tarihe mal olmuştur.
Öte yandan “kambiyo” tabirinin bir kredi muamelesini tazammun ettiğini ve dolayısıyla “kambiyo senedi” ola-
rak nitelendirilecek senetlerin de mutlaka kredi aracı niteliğine sahip olması gerektiğini söylemeyi mümkün
kılacak tarihsel bir gerekçenin mevcut olmadığı kanaatindeyiz. Kaldı ki bir an için kambiyo senetlerinin mutlaka
kredi aracı niteliğinde olması gerektiği kabul edilse dahi, hukukumuzda yerleşik bir uygulama olan “ileri dü-
zenlenme tarihli çek” uygulaması ve nihayet bu uygulamanın 5941 sayılı Çek Kanunu geçici m. 3/5 ve m. 3/8
eliyle kanun koyucu tarafından da kabullenilmiş olması karşısında, bugün için Türk hukukunda çekin hâlâ bir
kredi aracı olmadığını söylemek bizce mümkün görünmemektedir42.
Ayrıca esasen Kanunname-i Ticaret döneminden itibaren en genel ifadeyle “ticari senetler” kavramının gelişim
seyrinin mehaz hukuklardan farklı bir çizgi seyrettiğini, bu bakımdan “kambiyo senetleri” tabirinin içeriği ba-
kımından da benzer bir farklılığın ortaya çıkmasının yadırgatıcı olmadığını belirtmek gerekir. Örneğin anılan
dönemde kayda değer bir farklılık, bononun mahiyeti dolayısıyla ortaya çıkmıştır. O dönemde kanun koyucu
Zeyl-i Kanunname-i Ticaretin yukarıda da aktarılan 28. maddesi ile bonoyu açıkça bir ticari iş olarak nitelen-
dirmiştir. Bu düzenleme dolayısıyla daha o tarihte mehaz Fransız hukukundan önemli bir ayrılma olmuştur.
Zira Fransız hukukunda bono, poliçeden farklı olarak mutlak bir ticari iş olarak sayılmadığı için, ancak bonoyu
düzenleyenin tacir olması veya bonoya temel teşkil eden hukuki muamelenin ticari nitelikte olması halinde
ticari işin bulunduğu sonucuna varılmakta, aksi takdirde salt bononun varlığı bir işin ticari iş mahiyetini ka-
zanmasına yol açmamaktaydı. Halbuki Zeyl-i Kanunname-i Ticaretin 28. maddesindeki düzenleme dolayısıyla
bizim doktrin ve uygulamamızda bononun, düzenleyenin sıfatından ve altında yatan hukuki muamelenin nite-
liğinden bağımsız olarak her halükarda ticari iş niteliğinda olacağı kabul edilmiştir43. Yine Zeyl-i Kanunname-
i Ticaretin 28. maddesinin 14 Recep 1296 tarihli değişiklikten önceki halinde44 “her kim ibraz eder ise ona
tediye olunmak üzere yazılan bono” şeklinde tarif edilen ve dönemin doktrininde “açık bono” olarak adlandırılan
bono konusunda Osmanlı kanun koyucusunun, diğer Avrupa kanunlarından farklı bir tercihte bulunduğu ve bu
tür bonoyu da mutlak ticari iş saydığı belirtilmekte45, bu bakımdan da en azından Zeyl-i Kanunname-i Ticaretin
28. maddesinin ilk hali bakımından “açık bono” da “senedat-ı ticariye”den sayılmaktadır46. Bu örneklerin gös-
terdiği üzere mevzuatımızın “ticari senetler” veya “kambiyo senetleri” kavramlarının içeriği konusundaki ter-
cihi, başından beri mehaz veya diğer ülke düzenlemelerine nazaran farklılıklar içermiştir.
42 Nitekim çekin ülkemizde bir kredi aracı olarak kullanıldığı ve kanun koyucunun dahi bu uygulamayı kabul ettiği yö-
nünde bkz. Kendigelen/Kırca, N. 609, ayrıca bu gerçek karşısında Yargıtay’ın çekin üzerinde birden fazla düzenlenme
tarihi bulunması halinde bunlardan daha yeni olanını vade olarak kabul ederek geçersiz sayması yönündeki içtihadının
gözden geçirilmesinin kaçınılmaz olduğu yönünde N. 629; karş. çekin kambiyo senedi olarak kabul edilip edilmeyeceği
konusunda doktrin tartışması yapılabileceğini ifade eden (N. 151), ancak çeklerin kredi sağlanması için düzenlenmesinin,
bu senet türü yozlaştırılmadıkça mümkün olmadığını ve neticede çekin kredi fonksiyonu olmadığını belirten Poroy/Teki-
nalp, N. 168.; Kaya ise bugün için hukukumuzda çekin Çek Kanununun müsaade ettiği ileri düzenlenme tarihli çek uy-
gulaması nedeniyle geçici bir süreyle de olsa bir kredi vasıtası olarak da kullanılabilmesine cevaz verilmiş olduğunu
belirtmektedir, Arslan Kaya (Hüseyin Ülgen/Mehmet Helvacı/N. Füsun Nomer Ertan), Kıymetli Evrak Hukuku, Onü-
çüncü Basıdan 14. Tıpkı Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2021, s. 262, yazarın ileri düzenlenme tarihli çek uygulaması ve
bu konudaki mevzuata ilişkin değerlendirmeleri için ayrıca bkz. s. 319 vd.
43 Bu yönde bkz. Ahmed Reşid, s. 124, 844; Kazım, s. 42; Mehmed Celaleddin, s. 489; aksi yönde bkz. Nazaret Hilmi,
s. 391; Fransız hukukundaki durum ile ilgili açıklamalar için bkz. Lyon-Caen/Renault, s. 58.
44 Bu konuda bkz. yukarıda dn. 36.
45 Ahmed Reşid, s. 125; Mehmed Celaleddin, s. 494.
46 Ahmed Reşid, s. 849; Mehmed Celaleddin, s. 487, 494.
51

