Page 41 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 41
tarih çevresi
beklemek realiteye uygun düşmemekte. Karz-ı hasen’in ancak birbirlerini tanıyan iki kişi arasında ve sınırlı
ölçüde gerçekleşebileceğini söylemek (hele de yüksek enflasyon ortamında) hayatın gerçeklerine daha uygun
olur.
- Tasarrufçu aynı zamanda yatırımcı demektir. Tasarruflarını, belli bir nema elde etmek üzere, kar ede-
bileceğini düşündüğü kurumlara aktarma düşüncesindedir. Öyleyse, onların bu ihtiyacını karşılayabilecek ve
riba (faiz) olarak nitelenmeyecek getiri sunabilecek yatırım araç ve kurumlarının geliştirilmesi gerekir.
- Çok ortaklıklı şirketlerin bu serüvenin sonunda karşılaştıkları başarısızlıkları ve sebep oldukları hayal
kırıklıklarını da göz önünde tuttuğumuzda şu gerçeği de ifade etmek bir zorunluluk olmaktadır:
Tasarrufların doğru değerlendirilmesi, öncelikle hem işletme karlılığı hem de milli ekonomi açısından
en verimli alanlara yönlendirilmesi gerekir. Bu ise ciddi fizibilite (yapılabilirlik) etüdü yapabilecek, işin gereğine
uygun çalışma kuralları olan ve devletin sağlıklı biçimde denetlediği kurumlarla mümkün olabilir. Böylece
hem ülkenin kıt kaynakları israf edilmeyerek rasyonel biçimde değerlendirilmiş, hem de tasarrufçuların hayal
kırıklığına uğramaları önlenerek, gelecekte tasarruf isteklerinin daha da artması sağlanmış olur.
6.4. Katılım Bankaları
Gerek islam aleminde gerekse ülkemizde riba’dan kaçınma çabalarının ulaştığı son kurumsal çözüm
katılım bankalarıdır (Faizsiz Bankacılık- İslami Bankacılık).
Bununla birlikte katılım bankalarının uygulamalarıyla ilgili olarak da birçok eleştiriler ortaya konul-
maktadır.
En yoğun eleştiri ideal ile pratik farkıyla ilgilidir. Faizsizlik iddiasındaki bir finans kurumu için ideal
fon kullandırma yöntemlerinin kar ve zarara katılım içeren yöntemler olmasına rağmen, bu mekanizmaların
pratikte kullanım yoğunluğu, sistemin istisnası sayılacak görünümdedir. Bu husus konuyla ilgilenen herkesin
muhakkak işaret ettiği bir olgudur. Bu yöndeki eleştirinin diğer bir ifadesi, Türkiye’deki Katılım Bankalarının
fon kullandırma uygulamasında çağdaş murabaha uygulamasının çok geniş bir hacme ulaşmasıdır (Örnek ola-
rak: Polat, 2009: 103; Bulut ve Er, 2009: 21; Canbaz, 2016: 277).
Murabaha uygulamasına karşı çıkanların başlıca itirazları şöyle sıralanabilir (Kardavi’den naklen Ak-
tepe, 2010: ).
- Burada faiz hilesi yapılmakta, alım-satım amaçlanmamaktadır.
- Hiçbir fakih bunun helal olduğunu söylememiştir.
- Burada iyne satışı söz konusudur ve o da haramdır.
- Burada bir satışta iki satış söz konusudur. Bu da yasaktır.
- Malik olunmayan bir şeyin satımı söz konusudur. Bu da yasaktır.
- Burada bağlayıcı vaad söz konusudur. Bu da uygun değildir.
Bu eleştirilenlerin tümünün geçersizliğiyle ilgili olarak Aktepenin kaynak olarak atıf yaptığımız kita-
bının 78-84. sayfalarındaki izaha başvurulabilir. Burada sadece ‘Hiçbir fakih bunun helal olduğunu söyleme-
miştir.’ İfadesi ile ilgili değerlendirmeyi özetlemenin yeterli olacağı düşüncesindeyiz. Çağdaş murabaha’da icra
39

