Page 80 - Layout 1
P. 80
tarih çevresi
olacaktır. Carnap bu durumu onaylama (confirmation) kavramıyla dile getirir. Yani bir önerme ifade ettiği
durumu belirli bir zaman ve mekânda, belirli bir kişi tarafından dile getiriyorsa o önerme onaylanmış olacaktır.
O halde bu durumda, doğrulanabilen önermelerin her zaman onaylanabilir olduğu; fakat onaylanabilen
önermelerin her zaman doğrulanamadığı görüşü çıkarılabilir.
Carnap, bu aşamadan sonra onaylanabilen önermeleri daha da özelleştirerek bilimsel ifadelerin kesinliği
için sadece tek bir gözlemin yeterli olmadığını; bunun yanında birtakım koşulların da gerekli olmasını belirtir.
Carnap’ın öne sürdüğü örneğe göre, “masanın üzerinde bir anahtar var” önermesinin onaylanma koşulları:
masanın yanında duruyor olma, yeterince ışık olması, nesneye dokunma veya kuvvet uygulama girişimleri…
vb. türünden yapılan faaliyetler sonucuna bağlıdır. Söz konusu öner- me ancak bu şekilde onaylanabilmekte ya
da yadsınmaktadır (Carnap, 1949, s.119).
Carnap’ın önermelerin onaylanması için bu ek koşulları eklemesinin sebebi önermeleri olabildiğince
geçerli hale getirme ve nesnel kılma çabasıdır. Çünkü koşulların her biri önerme ile doğrudan bağlantılı olduğu
için böylece önermelerin hem olasılıklı pekiştirilebilirlik seviyesi artacak hem de özneler arası geçişkenliği
objektif bir şekilde sağlanacaktır.
Sonuç
Mantıkçı Pozitivistlerin her şeyden önce bilimsellik ölçütü sorunu ile ilgilenmeleri bilimin tanımlanması
ve kendi kavramsal çerçevesini çizmesi adına önemli ve değerli bir teşebbüstür. Nitekim bu teşebbüs, bilimin
ilerlemesi ve gelişmesi adına da olumlu bir adımdır. Çünkü tarihsel olarak bakıldığı zaman, bilim ile bilim
olmayanın gerek kavramlarının gerekse yöntemlerinin birbirleriyle iç içe geçmesi özellikle bilim adına olumsuz
sonuçlar doğurmuştur. Bu anlamda bilimin, bilim olmayandan ayrılması ve kendi kavramsal çerçevesini çizmesi,
onun kendi kuralları içerisinde gelişmesini ve spekülatif argümanlara takılmamasını sağlar.
Öte yandan günümüzde bazı postmodern düşünürler bu görüşü eleştirmektedirler. Onlara göre, bilim
ile bilim olmayan arasına sınır çekmenin bilimin gelişmesinden ziyade gerilemesine neden olur. Bu görüşü
savunan düşünürlerden biri olan Paul Feyerabend’e (1924-1994) göre bilim ile bilim olmayan arasına sınır
çekme çalışmaları; aslında bilimsel ilerlemenin önüne bir engel koyma çalışmalarıyla eşdeğer niteliktedir. Çünkü
bilim tarihine bakıldığı zaman, alanında bütün olgularla uyuşan tek bir ilginç kuram yoktur (Feyerabend, 1999,
s.46). Dolayısıyla yapılması gereken bilimsel kuramları sınırlamak yerine, bilimsel olmayan diğer kuramları
da yardıma çağırarak olgusal alanı keşfetmek olmalıdır. Feyerabend bu ifadeler ile bilim dışı öğretilerin anlamsız
ve gereksiz olmadıklarını aksine bilimin gelişmesine katkıda bulunduklarını vurgular.
Feyerabend ve takipçileri tarafından ileri sürülen bu görüşler, aslında Mantıkçı Pozitivistler tarafından
belirli ölçülerde kabul edilmiştir. Özellikle de H. Reichenbach ve R. Carnap gibi düşünürler, bilimsel sürecin
79

