Page 77 - Layout 1
P. 77
tarih çevresi
olduğunu belirtmektedir. Fakat onun mantıksal sentaks projesini göz önünde bulundurulduğu zaman daha çok
ikinci anlayışı benimsediği ortaya çıkmaktadır. Mantıksal sentaksa bağlı olan dönüştürme kurallarının amacı
teorik bir önermeden M ve F kuralları aracılığıyla protokol önermeye ulaşmaktı. Dolayısıyla son çözümlemede
bir gözlem önermesine ulaşmak projenin gayesini vermektedir.
Carnap’ın protokol önermeleri ile deney verileri arasındaki bağlantıya dikkat çekmesi, ya da protokol
önermelerini dolaylı olarak deneyle ilişkilendirmesi, Çevre düşünürleri arasında protokol önermelerinin
geçerliliği konusunda tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu itirazlardan birini de Otto Neurath yapmıştır.
Ona göre protokol önermelerinin yaşantılarla ya da dünya ile karşılaştırılabilir olduğundan söz etmek, metafizik
düşüncenin bir kalıntısından başka bir şey değildir (Tepe, 1990, s.48).
Neurath, bu savıyla bireyin bilgi elde ederken kendi yaşantısı ve algılamalarının etkisinde kalacağını
vurgulayarak; protokol önermelerinin objektif bir yönünün olamayacağını belirtmeye çalışmıştır. Ona göre
yapılması gereken önermelerle nesneleri karşılaştırmak yerine; önermelerle önermeleri karşılaştırmak gerekir.
Diğer bir ifadeyle protokol önermelerinin kendi içinde tutarlı olan ve birbirleriyle uyum içinde bulunan diğer
önermelerle karşılaştırılması gerekir (Tepe, 1990, s.48). Neurath, bu görüş ile protokol önermelerinin dilsel
yapının dışında değil de içinde olması gerektiğini vurgulamıştır (Carnap, 1987, s.458). Carnap bu tutum
değişikliğinin başlıca sebebini Neurath’ın birleştirilmiş bilim (unified science) tasarımına uygun olması ile
ilişkilendirir. Çünkü protokol önermeler dilsel yapının dışında ele alınırsa kullanılan çevirim kuralları
(translating rules) isteğe bağlı olacağı için objektif bir dil oluşturulamayacaktır. Buna karşın protokol önermeleri
dilsel yapının içinde ele almak herhangi isteğe bağlı kurallar oluşturmayacağı için herkes için ortak bir dil
mümkündür (Carnap, 1987, s. 458). Bu da birleştirilmiş bilim tasarımına uygundur. Fakat diğer bir açıdan
bakıldığında Neurath’ın bu görüşü çevre düşünürlerinin temel tezi olan bilimsel bilginin son çözümlemede olguya
işaret etmesi düşüncesi ile çelişmektedir.48 Yine aynı şekilde bu görüş önermelerin anlamlılık ölçütü olarak
olgusal içeriği sahip olma fikrini de yadsımaktadır. Buna karşın Carnap’ın çalışmalarının çevrenin ortak anlayışı
ile uyumlu olduğu görülür.
Öte yandan Carnap, kuramlardan protokol önerme türetmeyi bilimsellik için zorunlu gördükten sonra,
protokol önermeleri iki ayrı açıdan ele alarak objektiflik bakımından değerlendirir. Bu anlamda birinci türden
sayılacak protokol önermeler, doğrudan bir deneyim ve algı sonucunda elde edilen önermelerdir. İkinci türden
önermeler ise, bir alet veya araç kullanarak yapılan bir deneyi dile getiren önermeler olarak tasnif edilmiştir
(Ural, 2006, s. 92). Örneğin bir sıcaklık hissetmekle, termometreyi gözlemlemek, bir renk görmekle, bu rengin
bir alet yardımıyla dalga boyunu ölçmek gibi birisi doğrudan, diğeri ise alet yardımıyla yapıldığı için
48 Çevre düşünürleri (Carnap, Neurath, Hann) tarafından 1929 yılında kaleme alınan “The Scientific Conception of The
World” Başlıklı bildiride niyetlerini açıkça belirtmişlerdi. Buna göre bilgi veya bilim olma iddiasındaki herhangi bir ifade
deneye dayanmalıdır. Bununla birlikte Var olanın yalnız bilimsel yöntem ve kavramlarla anlaşılabileceği, bu yöntemin de
mantıksal analiz olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca bkz. Siobhan Chapman, a.g.e, s. 18.
76

