Page 71 - Layout 1
P. 71
tarih çevresi
Viyana Çevresi düşünürlerinin öne sürmüş oldukları bilimsellik ölçütüne yönelik fikirler, sonradan ne
kadar eleştirilmiş olsa da yirminci yüzyıldaki bilim anlayışını ve bilim felsefesi literatürünün büyük oranda
etkilemiş ve belirlemiştir. Dolayısıyla da günümüzde bilimin nitelik ve yapısını iyi bir şekilde anlamak ve
kavramak için Mantıkçı Pozitivistler tarafından ileri sürülen bilimsellik ölçütünü ya da doğrulanabilirlik ilkesini
analiz etmek yararlı olacaktır. Bu doğrultuda makalemizin temel amacı, Mantıkçı Pozitivistler tarafından öne
sürülen doğrulanabilirlik kavramının niteliğini ve yapısını anlamak olmuştur. Ayrıca Mantıkçı Pozitivistlerin
doğrulanabilirlik ilkesi ile nasıl bir bilim tasarımı oluşturdukları da çalışmanın ikincil hedefleri arasındadır.
Çalışmamızın bu hedefine ulaşması için Mantıkçı Pozitivistlerin birçok üyesinin yanı sıra daha çok R.
Carnap’ın eser ve görüşlerine değineceğiz. Bunun en temel sebebi bilimsellik ölçütü ile ilgili en fazla ve detaylı
çalışma yapan düşünürün Carnap olmasıdır. Bu maksatla çalışmamızda sırasıyla, mantıkçı pozitivizmin
bilimsellik ölçütü, doğrulanabilirlik kavramı, mantıksal sentaks, protokol önermeler ve onaylama kavramları
bağlantılı bir şekilde ele alınarak incelenmiştir.
1. Mantıkçı Pozitivizmin Bilimsellik Ölçütü
Mantıkçı Pozitivistler çıkış itibariyle iki ana hedef belirlemişlerdir. Birincisi metafiziğin ve metafiziksel
önermelerin anlamsızlığını göstermek; ikincisi ise bilimlerin birliğini oluşturacak fiziksel bir dil oluşturmak.
Bu hedefleri gerçekleştirme gayreti aynı zamanda sınırlandırma ayracı problemini gündeme getirmiştir. Diğer
bir ifadeyle söz konusu hedefler neyin bilim olduğu neyin bilim olmadığı problemi içerisinde
değerlendirilmektedir. O halde sınır çizme probleminin sonuçları aynı zamanda Mantıkçı Pozitivistlerin
hedeflerini de değerlendirecektir.
Çevre düşünürleri bu anlamda bilimsel problemleri daha doğrusu bilim ile bilim olmayanı bir dil
sorununa indirgeyerek bilimdeki darboğazları aşmaya çalışmışlardır. Özellikle çevrenin seçkin üyelerinden
olan Carnap (1891-1970) felsefi sorunların dil aracılığıyla çözümlenmesinin dönemin başlıca uğraşı olduğu
ve bunun da doğru bir yöntem olduğunu belirtmektedir (Carnap, 1997, s.44). Bu iddiaların başlıca tezi ise
bilimin sonuç itibariyle bir tür bilgi ortaya koyduğu ve bu bilginin de önerme denilen dilsel ifadelerde kendini
gösterdiği savıdır. O halde önermeleri oluşturan kavram ve terimleri analiz etmek bilimsel olanın özü ve
temellerini açığa çıkartacağı gibi bilimsel olmayan öğeleri de belirleyecektir.
Söz konusu çözümleme girişimleri çevre düşünürlerinde ilk olarak anlamlı olanı anlamsız olandan ayırt
etmek çabası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle sınırlandırma ayracı problemi bir anlamlılık ölçütü
bulma çabası olarak da görülebilir.
Kuşkusuz anlamlılık görüşünün oluşturulmasında Wittgeinsteın’ın (1889-1951) etkisi büyüktür.
Wittgeinstein’ın 1922 yılında yayınlanan “Tractatus” adlı eseri çevre düşünürleri üzerinde derin bir etki
70

