Page 98 - Layout 1
P. 98

tarih çevresi

Trablusgarp’daki Kırmanlılar4, Sırp isyanı ve Yunan isyanıdır (Yıldırım, s. 60). Bu önemli adımlar, devletin
çöküşüne kadar gelen tüm padişahlar döneminde ıslahat meselesini devletin en önemli meselelerinden biri
haline getirdi.

       II. Mahmud Döneminde Salgınlarla mücadele:

       Osmanlı ordusu, 1299’dan 1923’e kadar çok sayıda savaşı tecrübe edip Avrupa, Asya ve Afrika’da birçok
yeri fethetmeyi başarmıştır. Buna rağmen bazı savaşlarda yanlış savaş taktikleri, hastalıklar ve salgınların
yayılması gibi nedenlerle mağlup olmuş ve hatta toprak kaybetmiştir. Bu salgın hastalıklar sadece orduyu değil,
tüm Osmanlı toplumunu tehdit etmiştir. Özellikle dünyanın ticaret merkezi ve Osmanlının başkenti olan
ve stratejik yolları birbirine bağlayan İstanbul, coğrafî ve siyasî konumu nedeniyle dünyanın her yerinden
insanları kendine çekmiştir. Bu durumda taun ve kolera gibi bulaşıcı ve ölümcül hastalıkların devlet içerisine
ulaşmasına ve halk arasında yayılmasına sebep olmuştur.

       II. Mahmud döneminin en ağır vebalarından biri, 1811-1813’de İstanbul’da yayılan taun
hastalığıdır(Ataullah Efendi, s. 151). Bu veba, İskenderiye’den 5 İzmir’e, oradan İstanbul’a giden bir ticaret
gemisi vasıtasıyla Galata ve Fener bölgesine ulaştı. 1811’in sonlarında hissedildi ve 1812’nin başlarında İstanbul
ve çevresinde hızla yayılıp 1813’e kadar devam etti. Bu hastalık, orantılı olarak sosyal hayatın durmasına sebep
oldu. Uzun kuyruklardan kaçınmak için fırınlar kapatıldı. Kış geldiğinde gıda, et ve yakıt malzemeleri
olağanüstü derecede pahalılaştı ve bir kıtlık ortaya çıktı (Turan, 2011, 1: s.2).

       Tarihçi Cevdet Paşa’ya göre, Ramazan ayının ortasında hastalık sertleşti ve günlük ölüm sayısı 1.500-
2.000 kişiye ulaştı. Ramazan Bayramı kutlamaları nedeniyle Şevval ayı ortasında bu sayı 3.000’e kadar yükseldi.
Yoksulların ve orta sınıfların çoğu şehirde kalamaz hale geldikleri için köylere sığındılar (Cevdet, 2: s. 716).
Çok sayıda ölü olması yüzünden, mezarcılar yeterince kabir hazırlayamaz oldular ve askerler de mezar kazmaya
başladılar. İstanbul’un yaklaşık % 25’ini oluşturan 100 bin kişi bu vebadan öldü. XIX. yüzyılın ünlü tarihçisi
ve doktoru Şanizade Ataullah Efendî6, taun taşıyıcılarını halktan uzaklaştırmak ve bu kişileri karantinaya almak
için ne kadar uğraşsa bu görüşü kimse tarafından desteklenmedi (Turan, s. 15).

       Şanizade, 1811’in vakayinamesinde şöyle söylemektedir: “Bu taun, sokaklarında fuhuş yapılan Galata
ve İstanbul üzerine Allah’ın gazabıdır. Bu sokaklar yıkanmalı, ölü bulunan evler yok edilmeli, fuhuş haneleri
yıkılmalı ve insanlar kendilerini korumalı.” Hastalık şiddetlenince Sultan II. Mahmud’un emriyle ve Şanizade
gözetiminde 1813’te gerekli önlemler alındı. Yoğun yerler kapatıldı ve şehre giriş çıkış hareketleri yasaklandı.

4 Kırmanlılar: 1711’de Kırmanlı Ahmet tarafından kurulan ve bir yüzyıldan fazla Trablusgarp’ı yöneten yerli
bir aile yönetimi idi. İlk başta, iktidarları halk tarafından makbul olduysa da, 124 yıldan sonra sultana karşı
isyan ettiklerinden ve devlet işlerinde yaptıkları yolsuzluktan dolayı son liderleri olan Ali Paşa zamanında ve
26 Mayıs 1835’te Osmanlı Devleti tarafından yok edildi. (Rod, 1990, s. 260-265).

5 İskenderiye: Mısır’ın ünlü ve tarihî şehirlerinden biridir. M.Ö. 318 yılında Büyük İskender tarafından inşa
edilmiştir. Yakut (Hamavi, 1977, 1: s. 282-289).

6 Şanizade Ataullah Efendî (1771-1821): Ünlü bir bilim adamı, hekim, coğrafyacı, edip ve tarihçidir. Avrupa
gelişimlerinin Osmanlı İmparatorluğu’na nakledilmesi için çok çaba harcadı. Bu açıdan 1820’de beş çiltlik bir
tıp kitabını Almanca’dan Osmanlı Türkçesine çevirdi. Sarayda vakanüvis olarak çalıştığından 1808-1821 yılları
arasındaki olayları Şanizade Tarihi adı altında dört ciltlik bir kitapta kaydetti. (Sami, 4: s. 2834).

                                                               96
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103