Page 26 - Layout 1
P. 26
tarih çevresi
daha önemlisi uzun yıllar yaşaması ve hizmet vermesi için büyük miktarda mal ve gelir bırakılması yani
vakfedilmesiydi. Darüşşifanın işlemesi için gereken parayı karşılayacak han hamam, ürün veren toprak gibi
işletmeler vakfiyelerde tek tek bildirilir ve kayıt altına alınırdı. Bu gelirlerin nasıl toplanacağı, kim tarafından
korunup, kullanılacağı da vakfiyelerde açık olarak bildirilmekte idi
Darüşşifaların vakfiyeleri diğer vakfiyeler gibi çok önemli belgelerdir. Burada “Hayrı ve hasenatı bol
olan sultanın Allah rızası için hastaların tedavisi ve onların hayır duaları için bu hastaneleri kurdurduğu”
belirtilir ve bu düzenin kurulmasında ve yönetilmesindeki şartları sıralarlar. Bu düzenin bozulmaması için bütün
hukuki kurallar ve sorumlu kişiler saptanmıştır. Ayrıca dinî ve vicdanî önlemler de alınmıştır. Bu durum şöyle
özetlenir; “Bunu herkes şöyle bilmelidir ki Allah’a ve Allah’ın meleklerine, kitaplarına ve ahiret gününe
inananlardan hiç kimseye , kararlaştırılıp yazdırıldığı şekilde katileştikten sonra artık bu vakfı bozup
değiştirmek helal değildir….. bozup değiştirenlere Allah’ın laneti zalimler üzerinedir.”
Darüşşifada Tedavi
Darüşşifada tedavi kesinlikle parasızdı. Hastaneye gelen hasta kapıcı tarafından içeriye alınır ve
yıkanabilecek durumda ise hamamda yıkanır ve hastane kıyafeti verilirdi. Hastanın yakını varsa hastanın eşyaları
ona teslim edilir, yoksa hastanın eşyası emanete alınır, her şey katip tarafından kaydedilirdi. Hekim hastaneye
geldiğinde hastayı muayene eder , teşhisini yaptıktan sonra nerede yatırılacağını tespit ederdi. Bütün
muayenelerde diğer hekimler ve tıp öğrencileri de yer alırdı. İlk konsültasyondan sonra hemen ilaçları tespit
edilir, yiyeceği gıdalar, rejimi belirlenirdi. Hastaya bu şekilde tedavi başlanır ve hekim hastaları her gün iki
defa ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerde hastalığın gidişatına göre ilaç ve yiyecekleri değiştirilir, gerekirse hekim
acil olarak tekrar çağrılırdı. Hastanın her istediği karşılanmaya çalışılır, özellikle tedavisi için psikolojisinin
önemi dikkate alınarak bütün hizmetlilerin güler yüzle ve gönlü okşayan sözlerle muamele etmeleri şart
koşulurdu. Hasta iyileştiğinde hastaneden taburcu edilir, gerekirse nekahet dönemi aynı külliyenin içinde üç
gün misafir kabul eden imarette geçirilirdi.
Ayrıca darüşşifalar haftada iki gün poliklinik hizmeti de görüyor, hastasını evinde bakıpta ilaç ve hekim
için verecek parası olmayanlara ücretsiz bakılıp gereken ilaç veriliyordu. Darüşşifaya gelemeyecek hastaların
yakınları, hastanın durumunu anlatıp gereken ilacı alabiliyorlardı. Yalan yere hastalık bahanesi ile gelenlere ve
zenginlere ilaç verilmesi yasaktır. Bu konuda hile yapanlar “firavun ve Karun laneti” ile cezalandırılması niyaz
edilirdi.
Hastalığın teşhisi
Darüşşifaya gelen hastalar görevliler tarafından içeri alınıp kayıtları yapıldıktan sonra hemen birinci
derecede sorumlu hekim çağrılırdı. Hekim hastalığın teşhisi için ilk muayeneyi yapardı. Bunun için önce
hastanın hastalığı ile ilgili bilgi almak önemli idi. Hekim hastadan bu bilgileri alırken bütün hünerini göstermesi
lazımdı. Hastanın sakladığı veya unuttuğu teşhisle ilgili her şeyi sorgulardı. Bu sorgulamada tatlı dilli ve güler
yüzlü davranırdı. Bundan sonra hastayı muayene etme sırası gelirdi. Konusunda usta olduğu için hastanın rengi,
kokusu, konuşması, terlemesi, gözlerinin ve yüzünün şeklinden ilk teşhisini yapardı. Darüşşifa hekimleri işinin
ehli, alanında uzman, bütün ayrıntılarıyla tıbbı bilen kişilerden seçildiği için genellikle hasta ile ilk konuşma
sırasında hastalığı doğru teşhis etmiş olurdu.Bu teşhisine göre hemen tedaviyi başlatırdı. Hekim her gün hastayı
kontrol eder, teşhisinin doğru olup olmadığını tetkik eder, verdiği ilaçların etkisini izlerdi. Bu arada tıp
öğrencileri de yanında olur, onlara da kontrol ettirir fikirlerini alırdı.
İdrar muayenesi
İlk teşhise göre bir tedavi uygulanmasını başlatan hekim bununla yetinmez, teşhisin doğru olduğunu
24

