Page 27 - Layout 1
P. 27
tarih çevresi
anlamak için her sabah hastanın idrarını kontrol ederdi. O devirlerde hastalık teşhisinde birinci derecede gözle
inceleme ise ikinci derecede önemli olan idrarla teşhisti.
Osmanlı hekimleri bunun için hastanın sabahki ilk idrarını kullanırlardı. Teşhis için hastanın idrarı önemli
ise, yani başka türlü hastalığı ayıramamışsa uygulanan kurallar vardı. Hasta mümkünse akşamdan itibaren bir
şey yemez ve su içmez idi. Sabah kalkınca ilk idrarını verilen bir kaba yapar onu da görevliler cam bir kaba
aktarırlardı. Bu cam idrar kapları özel olarak hekimlerin istediği büyüklükte ve yuvarlaklıkta idi. İdrar kaba
alınınca özel şartlarda hekimi beklerdi. İdrar kabı sıcağa ve soğuk rüzgarlara tabi tutulmayacak ve
çalkalanmayacaktı. Sabah hekim vizite geldiğinde önce bu idrar kabına bakardı. İdrarın rengi, tortusu, dibinde
birikenler, üstündeki tabaka, çalkalandığı zaman verdiği köpük hepsi hastalığın belli özelliklerini taşırdı. Bu
bilgiler tıp kitaplarında yer aldığı gibi hekimin tecrübesi ve ustalığı da burada önemlidir. Bazı kitaplarda bu
şekildeki idrar muayenesinde hekimin, kadın hastanın hamile olup olmadığı veya hastanın ölüme yakın olup
olmadığını da tespit ettiğini yazarlar.
Darüşşifada ilaç hazırlayanlar
Darüşşifada yatan hastaların tedavisinde gerek hekim gerek kehhal ve cerrah ilaç kullanıyorlardı.
Hastalara verilecek ilaçlar darüşşifada hazırlanır ve bunun için büyük bir miktar para ayrılırdı. Yatan hastalara
gereken bütün ilaçlar hazırlanır ve ücretsiz olarak iyileşene kadar verilirdi. Ayrıca darüşşifada iki gün (Pazartesi
ve Perşembe günleri) dışarıdaki hastalar için de ücretsiz ilaç verilirdi. Buradaki kural gelen hastaların fakir
olması hekime ve ilaca verecek parası olmayıp evinde bakılan hastaları olmasıdır.
İlaç yapımının ilk sorumlusu hekimdir. Kendisi hastalığı teşhis ettikten sonra ilacı saptar ve onun
tedarikini ister. Daha sonra kehhal ve cerrahlar da kendilerine gereken ilacı talep ederler. Bu ilaçların formülü
bunlar tarafından verilir veya belli hastalıklar için belli formülde ilaçlar vardır. Önemli olan bu ilaçların
hazırlanmasıdır.
Bu ilaçları hazırlayanlar yani belli formüle göre yapanlar, eczacılık görevini yerine getirenlerdir.
Darüşşifalarda bu görevi yerine getirenlere Tabbâh-ı eşribe veya Edviye-kûb denirdi. İlacın hazırlanmasından
önce ilacın terkibine girecek otların, drogların satın alınması gerekirdi ve bu çok önemli bir konuydu.
Darüşşifalarda bu görevi “Aşşâb” lar yapardı.
Aşşâb; ilaç olarak kullanılan kökleri, kurutulmuş taze otları, çiçekleri tanıyan, isimlerini niteliklerini
bilen, bunların iyi kötü ve diğer özelliklerini bilen kimseler idi. Darüşşifalarda bir kişiye bu görev veriliyordu.
Aşşabın işinden çok iyi anlaması, otları çok iyi tanıması güvenilir dürüst ve işinin ehli olması istenirdi. Ayrıca
darüşşifaya ilaç yapımı için gereken araç gereçleri reisin uygun gördüğü şekilde ihmal etmeden satın alıp kilere
teslim etmeliydi. Kilere teslimde çok hassa olmalı, ilaçları hazır edip gerektiğinde kullanılmasını sağlamalıydı;
“Alınan devalar ve ilaçlar tıp kitaplarında tarif edildiği gibi taze saf kaliteli olmalı, bayat bozulmuş ve kötülerini
almamalı” idi.
Darüşşifalarda alınan otlar ve kökleri dövüp ilaç olarak hazırlayanlara “Edviye-kûb” denirdi ve genelde
iki kişi olurdu. Görevleri; devaları dövmek, kökleri vurup ezmek hususunda bilgili, güçlü kuvvetli, kökleri
tabibin tarifi üzere düzgün şekilde döverek kullanılmaya uygun hale getiren eline çabuk kimse olmalıydı. Esas
görevleri drogları ilaç yapımına hazır hale getirmek olmakla birlikte ilaç hazırlamayı da bilirlerdi. Edviye-
kûb’lar hazırlanması gereken tıbbi ecza, macun ve şurupların ıslahı, imali hususunda tam bir uzmanlık sahibi
olmalı ve ona göre hazırlamalıydılar. İlaç, macun şurup, her türlü içecek sıvı ilaçlar, yapımı ile ilgili mükemmel
bilgi ve beceri sahibi olmalıydılar.
Darüşşifalarda ayrıca otları kaynatarak ilaç hazırlayanlar da vardı ve bunlara “Tabbâh-ı eşribe”
deniliyordu. Görevleri; otları su ile kaynatarak elde edilen bitki özlerinden yapılan bazı sıvı ilaçları tabibin
tarifine uygun olarak hazırlamaktı. Mahir, usta ve şurupları pişirmede mahareti açıkça görülen gayret ve sebat
25

