Page 65 - Layout 1
P. 65
tarih çevresi
Çanakkale Savaşları sırasında
25 Şubat 1915 Perşembe günü Çanakkale düşman donanması tarafından topa tutuldu. Böylece başlayan
savaş için İstanbul’da tedbirler alınmaya başlandı. Gemilerle gelen pek çok yaralı için İstanbul’da hastaneler
tesis edildi. Tıbbiye Binası da hastane haline getirildi.
Müderris Ziya Nuri Paşa Fakülte hastanesine Ser tabip tayin edildi. Evvela 750 yatak üzerine kurulan
bu hastane Eylül 1916 da 1500 e çıkarıldı. Bütün koğuşlar, laboratuarlar, çalışma salonları hatta bütün koridorlar
yatakhane olmuştu. Bu ihtiyat hastanesi bir müddet askeriyeden idare edilmiş, maddi zorluklar had safhasına
çıkınca Hilâl-i Ahmer idareyi üzerine almıştı. Çanakkale savaşı bizim zaferimizle neticeleninceye kadar bu
halde devam etmiştir.
Çanakkale zaferinden sonra tıbbiye hastanesi lağvedilmiş, Tıbbiyenin tekrar açılması gündeme gelmişti.
Tıp öğrencileri terhis edildi, 1 sene mecburi tatilden sonra 4 Mart 1916 da öğrenime tekrar başlandı. Sağ kalanlar
okula dönmüşlerdi. Savaş birçok cephede devam ettiğinden hekimlere çok ihtiyaç vardı. Lise ve idadi
mezuniyetine bakılmaksızın Tıbbiyeye öğrenci alınması kararı çıktı, yeni öğrenciler kaydedildi.
Okulun yeniden faaliyete geçirilmesi ile kaybedilen zamanı telafi etmek amacıyla derslere bütün yıl
aralıksız devam kararı alınmıştı. Öğretim üyelerinin bir kısmı henüz terhis edilmemiş bir kısmı da vefat etmiş,
eğitim mevcut fakat noksan kadro ile çalışan hocaların gayretine kalmıştı. Birinci sınıf fizik kimya botanik
dersleri esasen liselerde okutulduğu için üç ay sonra imtihanları yapılmış, altı aylık bir eğitimden sonra
Haziranda tekrar derslere başlanmış, Kasımda ikinci sınıf bitmiş, bir yılda iki sınıf mezun olmuştu. Bir yıllık
kıta hizmeti yüzünden 1915 yılında Tıbbiye mezun vermemiş, 1331 liler 32 de 33lüler de 34 a, 34 c şeklinde
diploma almışlardı. 1917 mezunlarının büyük bir kısmı Suriye cephesinde Yıldırım orduları gurubu emrine
verilmişlerdi.
Savaş sırasında çekilen açlık ve sefalet Tıbbiyeliler için de geçerli idi. Okulda çok zor şartlarda hazırlanan
yemekler bile yetersiz kalıyordu. İdareciler süpürge tohumundan hazırlanan ekmekleri, kandil yağıyla pişen
yemekleri bile zor tedarik edebiliyorlardı. Öğrenciler açlıklarını kapatmak için okulun yakınlarındaki
bostanlardan sebze meyve çalmak zorunda kalıyorlardı. Veremden 20 tıp öğrencisi ölmüştü. Hariçte durum
daha da kötü idi. Çok kimse tıbbiyelilerin yediklerinin yarısını bile bulamıyorlardı, öğrencilerden bu ekmekleri
tasarruf edenler ailelerine ulaştırdıkları zaman bir dilim ekmek kurabiye gibi kabul görüyordu. Savaş sonlarına
doğru Çanakkale den elde edilen ganimet mallarından depolarda bulunan konservelerden bir kısmı okullara
dağıtılınca yiyecek işi biraz ferahlığa kavuşmuştu.
İşgalde ve Kurtuluş Savaşında Tıbbiye
I Cihan savaşından sonra imzalanan Mondros mütarekesi ile Osmanlı Devleti ayrı bir döneme girdi;
Mütareke ve işgal dönemi. Mondros anlaşmasını ileri süren itilaf devletleri filosu 13 Kasım 1918 de İstanbul’u
işgal etti. 21 Kasım 1918 Meclis-i Mebusan feshedildi. Aralık 1918 da Tıbbiye binası da işgal edildi.
Haydarpaşa’daki tıp eğitimi İngiliz askerleri tarafından 5 sene sürecek işgal dönemine girdi.
Binanın pek çok bölümünün boşaltılması emredildi. Derslerin etkilenmemesi için dershaneler bırakılmış
diğer bölümler okulun ihtiyaçlarında kullanılmıştı. Kömür depoları, ambarlar bile boşalttırılmış, mutfak ikiye
bölünmüş, yatakhanelerin büyük bölümü boşaltılmış, büyük çoğunluk çatı katına sürülmüştü. Askeri
Tıbbiyelilerin yatakhanelerine İngilizler yerleşti, öğrenciler çatı katındaki bölümlere taşındılar. Karyolalar
63

