Page 45 - Layout 1
P. 45
tarih çevresi
hafiftir, zira köpüktür. Tabii safranın rengi sarıdan kırmızıya doğru giden renktedir. Tabiatı sıcak ve kurudur,
lezzeti acıdır, yeri öd kesesidir. Eğer safra öd kesesinde toplanmasaydı, kan ile bütün vücuda yayılırdı, vücutta
sarılık illeti meydana gelirdi ve ağız sürekli acı olurdu. Safra karaciğerde meydana geldiğinde bir kısmı kan
ile uzuvlara gider çünkü uzuvlarda safradan bir parça yoktur. bir kısmı da onu beslemek için öd kesesine gider.
Kan tabiat tarafından safra ile ezilip inceltilir. Gayri tabii safra(normalin dışındaki durumlar) iki çeşittir. Bir
çeşidi yumurta sarısına benzer bir safra meydana gelir, safranın bir kısmı yanarak kül rengi bir safra ortaya
çıkar, buna rimadi(kül rengi) safra derler, bu beden için gayet zararlıdır. Bedende yapılan bir hılt olan “ kara
safra” safra ile karışırsa onun rengi kızıllığa meyleder buna bakır pası rengi , jengari (zencari, bakır pası) renkli
safra denilir ama berrak değildir, ince kan şeklinde olur, böylesinin zararı azdır, tedavisi mümkündür. Safranın
bir kısmı da mide ve karaciğerde bozulup, yanıp pırasa rengi olur kurrasi(pırasa rengi) renkli safra denilir, bu
da zararlıdır.
Karaciğer Hastalığı
Osmanlı Tıbbında karaciğer hastalıklarında özellikle “sarılık hastalığı”ndan bahsedilir. Sarılık dışında
kısa bölümlerle iki çeşit karaciğer hastalığı anlatılır. Bunlar “sıcak nitelikli karaciğer hastalığı”(Issı ciğer
hastalığı) ve “soğuk nitelikli karaciğer hastalığı”(soğuk ciğer hastalığı) dır. Eğer karaciğerin hastalığı “Sıcak
nitelikli” ise önce kan alınması gerekir. Bâselîk(koldaki ana damar) damarından kan alınarak kanda bulunan
karaciğere zararlı maddeler temizlenir. Ayrıca karaciğerin temizlenmesi için ilaç olarak verilen yenilecek ve
içilecek terkipler verilmektedir. Bu ilaçların verilmesinin amacı bedene yayılmış olan zararlı maddeleri “sürüp
çıkarmak” tır. Bu ilaçların başında “sikencübîn” gelmektedir. Bu bal ve sirke ile hazırlanan bir sudur. Bu su
eski devirlerden beri karaciğeri temizleyen su olarak bilinir. Bu suya semizotu suyu özellikle ilave edilir. İkinci
olarak tavsiye edilen ilaç bitkilerden yapılan bir şuruptur. Bu şuruba karaciğer hastalığı için hindiba (cichorium
endiva) bitkisini suyu , itüzümü (solanum niğrum) suyu ve kadın tuzluğu (berberis crataegina) bitkisi suyu
konur ve bir terkip olarak hekimler tarafından yazılır. Karaciğer hastalığı için üçüncü olarak tavsiye edilen bir
çeşit çorbadır. Bu “arpa çorbası” dır. Arpadan yapılan çorbaya bu hastalık için badem yağı katarak etki
arttırılmaktadır. Ayrıca hasta kabız ise bu istenmeyen bir durumdur ve hıyârşenbe( cassia fistula)denilen müshil
etkili bitki ile ishal ettirilir. “Soğuk nitelikli Karaciğer hastalığı” konusunda şu bilgiler verilir; Bu hastalığın
belirtisi dilinin rengi beyaz ve yüzünün rengi ise kurşuni renk olmasıdır. Böyle hastaların idrarı koyu renkli
olup iştahı çok olur ama yediği yemekleri geç sindirir. Bu hastalıkta karaciğer için faydalı olan ilaçlar
verilmelidir. Arpa çorbası , şam fıstığı yağı ve acı bâdem yağı ilave edilerek hastaya içirilir. Ayrıca ravend
(rizoma rhei) bitkisinin kökü ve gülbeşeker(gül yaprakları ve şekerle yapılan macun) karıştırılarak üç gün üst
üste içirilmesi tavsiye edilmektedir.
En Önemli Karaciğer Hastalığı “Sarılık”
Osmanlı tıp kitaplarında sarılık hastalığına yarakân denir. Bu tıbbi terminoloji olup Türkçe sarılık
hastalığı karşılığıdır. Sarılık hastalığının yarakân-ı asfer(sarı yarakan) veya yarakân-ı esved (kara yarakan)
veya yarakân renci(ağrı ve sızılı yarakan) denilen üç şekli anlatılır.
Sarı Sarılık (yarakân-ı asfer)
Osmanlı hekimlerine göre “sarı sarılık” 14. yüzyıl Türkçesi ile şöyle açıklanır; Bu illetden cemî‘ bedenin
rengi ve gözün agının rengi sâru olur ve bevl(idrar) rengi gâyet saru olur Türkçe bu maraza sarılık derler
şeklindedir. Sarı sarılık hastalığı sebebi olarak safra özsuyunun çokluğu veya sevda hıltı denilen kana akan bir
başka özsuyun çokluğu gösterilir. Bu özsuların çokluğu karaciğer ile safra kesesi ya da safra kesesi ile bağırsak
arasında ya da karaciğer ile dalak arasında oluşan zararlı maddelerin çokluğu olarak izah edilir. Bu durumda
43

