Page 96 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 96

tarih çevresi

istediğimizin daha iyi anlaşılabilmesi için söz konusu alimlerden bazı alıntıları ayrıca aktarmanın yararlı ola-
cağını düşünüyoruz:

       ‘‘Faiz meselesinde doğru ve kuşatıcı bilgi ve hükümler ortaya koyabilecek bir tek din alimimizin bile
bulunmadığını, bulunamayacağını düşünüyorum. Çünkü yüzlerce yıldır bir arpa boyu yol alamamış olduğu-
muzdan da anlaşılabileceği üzere- mahiyeti gereği bu meselenin çözümünün ulema fetvalarından değil, ekonomi
ve finans tarihi, felsefesi, pratiği gibi birçok konuda birçok uzmanın yapacakları bilimsel çalışmalarında aran-
ması gerektiğini düşünüyorum.’’ (Çağrıcı, Karar Gazetesi, 2020).

       … Riba/faiz meselesinde din alimlerine düşen esas görev ise konunun teknik yanlarını ekonomi ve para
uzmanlarına bırakıp, ilgili ayet ve hadisin dikkat çektiği asıl ilkeye yoğunlaşmak, yani sistemin zulüm ve mağ-
duriyetler doğuracak şekilde uygulamasına karşı mücadele etmektir.’ (Çağrıcı, Karar Gazetesi, 2020).

       ‘Kur’an’da yasaklanan riba (cahiliye ribası) ile bugünkü bankacılık sisteminde bin bir türüyle cari olan
faiz’i özellikle meşhur ‘altı mal hadisinden hareketle gelişigüzel biçimde aynileştirmek pek mümkün değil-
dir.… Çünkü 1400 küsür yılı öncesinin Medine pazarındaki piyasa, para, ticaret, iktisat ilişkilerinin o günden
bugüne çok köklü paradigmatik evrimler geçirdiği izahtan varestedir. Bu mesele bir tarafa, Kur’an’da yasak-
lanan riba bugün ‘yer altı tefeciliği’ denen sistemdeki uygulamaya benzer şekilde cari olan mürekkep faizdir
ki buna ‘temerrüt/gecikme faizi de denilebilir. Öte yandan, riba, Kur’an’ın nazil olduğu dönemdeki ekonomik
şartlar mucibince tefeci zenginlerin yoksul ve/veya ihtiyaç sahibi insanlara verdiği borçlarda cereyan eden bir-
şeydir. Oysa modern bankacılık sisteminde çoğu kez zenginler kredi kullanan, küçük tasarruf sahipleri ise ban-
kadaki mevduatlarıyla zenginleri fonlayan kimseler mesabesindedir.’ (Öztürk, Karar Gazetesi, 2020).

       ‘Bankacılık ve faiz konusunun içinden çıkılmaz olmasının birçok sebebi arasında işaret etmemiz gereken
bir tanesi varsa o da, İslam’ın ana kaynakları olan Kur’an ve Sünnetteki ‘riba’ yasağının nasıl yorumlanabileceği
… konusunda analitik bir tartışma açmaktan ya da bugün farklı ve yeni bir teori geliştirmenin imkanını konuş-
maktan ısrarla kaçınmamızdır.

       Sahih-i Buhari’nin ilk hadisi amellerin niyetlere bağlı olarak değer taşıdığına dairdir. … Böyle olunca.
Bu ‘murabaha’, ‘sukuk’, ‘teverruk’ gibi işlemlerin hakikatini, bir kredi usulü olup olmadığını lafı dolandırmadan
ve birbirimizi kandırmadan ortaya koymamız gerekir. … Fıkıh kitaplarına bakıldığında hiyel-i şer’iyyenin,
yani kuralların arkasını dolanarak engellediği sonuca bir şekilde ulaşma çabasının en çok faiz ve talak alanla-
rında gündeme geldiği görülür’ (Bardakoğlu, 2019: 253).

       ‘Aslında bir alanda hiyelin çok ortaya çıkması, konulan kuralların hayatın tabii akışına ve olaylara cevap
veremeyecek şekilde sıkıştığını ve daraldığını, eskiden çözüm için geliştirilen bir kuralın bugün sorun üretmeye
başladığını gösterir’. (Bardakoğlu, 2019: 254).

       ‘Öyleyse biz gerçek olmayan kuralın arkasını dolanma amaçlı hileli ve bazı şekli işlemleri niçin yapıyo-
ruz? Cenab-ı Mevla biliyor, hepimiz biliyoruz ki biz gelen şahsa borç para/kredi vermek niyetindeyiz. O da
bunun için geldi’. (Bardakoğlu, 2019: 256).

       ‘Burada fıkıhcılara ve hepimize ve hepimize düşen görev İslam’ı şekle boğan, İslam’ın ruhunu ve özünü
yitirten kalıplardan ve dar anlayışlardan kurtulmanın çaresine bakıp dinin aslına, dinin asıl mesajlarına uygun
başka çıkış yollarının bulunup bulunmadığını sorgulamaktır. Bunun için daha derindeki meselelerin yöntem
açısından, dinin temel ilke ve amaçları gözetilerek, tarih ve toplumsal değişim, bir de insanlığın ortak tecrübesi
ciddiye alınarak tartışılmasına ihtiyaç vardır.’ (Bardakoğlu, 2019: 257).

                                                               94
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101