Page 94 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 94
tarih çevresi
4. Ekonometrik Analiz Bulgularından Hareketle Bankacılıkla İlgili Bir Değerlendirme
Gerek literatür taramasında gerekse bizim çalışmamızda ortaya çıkan sonuçlar her iki banka türünün ka-
zancını ifade eden faiz ve vade farkının aynı yönde ve birbirine çok yakın biçimde seyrettiğini göstermektedir.
Bu durumdan hareketle birçok yazar; belirttiğimiz durumun ortaya çıktığı ‘murabaha’ uygulamasının
aslında faizsiz bir yöntem olarak kabul edilmesi hususunu tartışmaktadırlar. Biz ise aynı gerçeğe diğer taraftan
bakarak; devletin çok ciddi düzenlemeleri çerçevesinde faaliyet gösteren klasik bankalardaki mevduat ve kredi
faizinin Kur’an-ı kerimde yasaklanan riba ile aynı şey olup olmadığının da tartışılmasının gerektiğini belirtmek
istiyoruz. Kaldıki islam ülkelerinde faizsiz bankacılık olarak isimlendirilen katılım bankacılığı gibi bir uygu-
lamanın daha ortaya çıkmadığı dönemlerde bu yönde görüş belirten alimlerin olduğunu biliyoruz. Bunlar ara-
sında Abdülaziz Çaviş, Reşid Rıza, Devalibi, Senhuri, Mensurizade Said, İzmirli İsmail Hakkı, Fazlurrahman
gibi isimler sayılabilir. Belirtilen alimler ‘Kur’an’da yasaklanan ribanın katlı veresiye faizi olduğunu buna mu-
kabil ilk akit sırasındaki fazlalığın (faizin) riba kapsamında olmadığını’ belirtmişlerdir (Uludağ, 1988: 41-49).
Uludağ ayrıca şunu da ifade etmektedir: ‘’Şunu da ilave edelim ki, Kur’an’da riba ile ilgili tehditler ve gösterilen
şiddet, Kur’an’ın haram kıldığı faiş faizle ilgili olup, haramlığında ihtilaf bulunmayan riba muamelelerini hedef
almaktadır. Aksi halde bu tür muameleleri riba saymayan İbn Abbas ve Usame başta olmak üzere birçok ulema
bu tehditlerin mevzusunu teşkil eder (Uludağ, 1988: 49).
Her çeşit banka faizinin İslam’ın yasakladığı riba olduğu biçimindeki anlayış ülkemizde genel kabul
görmüş bakış açısı olarak belirtilebilir. Bu yöde görüş belirten gerek dini tahsil görmüş olanlar, gerekse eko-
nomi, işletme ve finans eğitimi almış olanların faizin haramlığı ve haramlığın gerekçeleri hususunda söyledikleri
ve yazdıklarının özü ve özetini 20. yüzyıl Türkiye’sinin en önde gelen tefsir alimi Elmalı Hamdi Yazır’ın ‘Hak
Dini, Kur’an Dili’ adlı tefsirinde bulabiliriz (Yazır, 1992, C2: 236-256). Tefsirdeki faiz yasağının gerekçelerine
ilişkin açıklamalardan bir özetleme yapmakta yarar görüyoruz:
(1) Faizci borç verip riba alabilmek için daima bir muhtaç gözetir. Her riba ihtiyaç sahibinin ihtiyacını
hafifletecek yerde onun emeğini ve üretimini karşılıksız gasp eder (C.2, s.240).
(2) Bunlar riba ile emek ve iş sahiplerinin çalışmalarının ürünü olan şeyi alıp onunla geçindiklerinden
tembellik içinde yatar, rahat ve hızlı bir şekilde uyanamazlar, hemen kalkamazlar (C.2, S.241).
(3) Riba insanları cidden çalışıp kazanmak ve üretim ile meşgul olmaktan uzak tutar. Çünkü herhangi
bir suretle beş on kuruş para sahibi olmuş bulunan bir kimse faizcilikle parasını peşin veya veresiye artırmak
imkanı bulunca artık geçimini kazanmak için az veya çok kolay bir yol elde etmiş olur. Ve o zaman zahmetli
olan ticaret ve sanatlarla çalışıp kazanmak zorluğuna ve sıkıntısına dayanamamaya başlar. Bu durum, yüksek
üretim yapmaya kabiliyetli birçok kimsenin çalışmalarından iş dünyasının mahrum kalmasına … sebep olur
(C.2, s.249).
(4) Ribanın (faizin) yürürlükte olduğu yerlerde … para sahipleri karz-ı hasenden vazgeçmeye başlarlar.
Bu şekilde halk arasında iyilik, ihsan, yardımlaşma ve dayanışma duyguları silinmeye, yerine hırs, kin, öfke
ve saldırganlık fikirleri yayılmaya yüz tutar (C.2, S.250).
Söz konusu eleştirilerin tümü iki taraflı borç verme ilişkisi çerçevesinde bir anlam ifade edebilir. Halbuki
günümüzde faiz deyince banka dediğimiz kurumlar akla gelir öncelikle. Burada ise üç taraflı bir ilişki söz ko-
nusudur. Bankaya tasarruflarını yatıran mevduat sahipleri, aracı kurum olarak banka ve bankanın kredi verdiği
işletme veya fertler. Buradaki faiz yasağına ilişkin gerekçeleri eleştirmeden önce söylenmesi gereken esas husus
şudur: bütün bu ve benzeri eleştiriler klasik banka mevduat faizi ve kredi faiziyle ilgili olarak geçerliyse, faizsiz
bankacılık yaptığı ifade edilen katılım bankalarının mevduata verdiği kar payı ve kredi kullandırmada uyguladığı
vade farkının söz konusu olduğu ‘murabaha’ uygulaması için de aynen geçerlidir.
92

